Torun sevgisi onu hayata öylesine bağlamıştı ki…
Zaten ailesinden hiç uzak kalmamıştı.
Her zaman canından çok sevdiği kendinden sonraki gelen kuşağı bundan sonrada yalnız bırakmayı düşünmüyordu.
Ömrüne sığdırabileceği bir değer vardı; o varlığı görmediği gün rahat edemiyordu.
Günübirlik onu görmeden başını yastığa koymayan dedenin gözünde torun bambaşkaydı.
Torununun annesi, yani kızı gözünde onun kadar değerli değildi.
Fakat gelecekte nelerle karşılaşacaksınız, bazen elinizde değil.
O da beklemiyordu; kendisine yakıştıramadığı sürecin içine gireceğini.
Geleceği herkes gibi o da bilemiyordu.
Bilemezdi de…
Bir buçuk yıl önceki sohbetimizde "Allah kimseyi evlatlarıyla sınamasın" sözleri beni de yıllar öncesine taşımıştı.
Torun sevgisiyle devam eden sohbette "Sahibi olmadan anlayamazsınız ki" diyen dedenin umutlarının diriliğini hissetmiştim o günlerde.
"Yüzde yüz uyumlu ilik torunuma yurt dışında bulundu" sözleriyle çaresizliğin arasından sıyrılırken, "Allaha şükürler olsun anlatılmaz bekleyişi bitirdik" demişti.
Kendisine nakilin ne zaman gerçekleşeceğini sorduğumda, artık her an yapılabilir diyerek gözleri ışıl ışıl olan dedeyle umudu arayan sözleri halen hafızamda.
Neyse…
O dede aylarca sabretti, umudunu asla kaybetmedi.
Bugün o toruna ilik nakli yapılalı neredeyse iki yıl olmak üzere.
İşte o dedenin torununa ilik bulundu ve nakil oldu.
Bugün Türkiye'de halen beş bin çocuk ilik bekliyor.
Sizlerde hayata tutunmak isteyen başka çocuklara.
İliğinizi bağışlayarak 'Umut olur musunuz?"