Şehirlerde yaşarız da.
Dillerden düşürmeyiz köylerimizi.
Hep, konuşulur mazide kalan zorlu yılların anıları.
Çocukluğum köylerde geçmesine, geçmedi de…
Çok dinlemişizdir gaz lambasında ders çalışanları…
Ya da kent merkezine gitmek için saatlerce yürüyenleri…
Çok değil, yakın yıllara kadar benzer sıkıntılar yaşansa da artık köylerde alt yapı sorunlarının birçoğunda aşama kaydedilmiş.
Buna rağmen köyde yaşam halen gerçekten çok zor.
Problemler peş peşe gelirken köylünün işi bitmiyor.
Çilesi bitmeyen köylü çalışmak zorunda ama son yıllarda köylü eski yapısından uzaklaşmış gibi. Bu elde edilen bazı rahatlıkların getirisi midir, bilemiyorum.
Birde doğallığı aradığımız köylerde doğallık artık sadece hava ve su.
Bir zamanlar yaylalarda kiralanan meraların yüzüne bakılmazken, kendi ihtiyacını giderebilecek ölçekte hayvancılık dahi bitmiş.
Ülkenin ekonomik durumu bunda bir faktör ama tüketilen yumurta marketten, ekmek fırından tedarik ediliyorsa düşünmek gerekiyor.
Konfor arayışıyla hazır tüketim şehirli gibi köylüyü de etkilemiş.
Geçtiğimiz günlerde misafiri olduğum köyde fındığını topladığım komşu, "Çalıştıracak adam bulamıyoruz, en yakın akrabam ihtiyacı olmasına rağmen parasıyla gelip fındık toplamıyor." dediğinde ima ettiği kişiliklerden birisi bahçeye kumaş pantolon ve gömlekle girmişti.
Bize hoş geldin demeden söylediği ilk cümle "Aç mısın?" oldu.
Kamu çalışanı olduğumuz ve buralarda ne yırtınıyorsun anlamındaki bu sözler bir yapıyı, bir tavrı, bir bakış açısını yansıtıyordu.
Günlük yevmiye hatırı sayılır derecede olmasına rağmen, köylü fındık toplatacak kişi bulamazken, ihtiyacı olanlar bir başkasına yarı şaka yarı ciddi laf yetiştirebiliyor.
"İhtiyacın mı var, git yatsana!" açılımına denk gelen bu yaklaşım, köylümüzün bakış açısı olmamalı. Asla alınganlık göstermedim, köylü ve kendisi için düşündüm.
"Dünya yansa umurumda değil" yapıda olan kişi elbette istisnalardan biriydi.
Alın teriyle yapılan her iş kişinin durumu ne olursa olsun takdir görülmeliydi.
'Köylü Milletin Efendisidir.'
Ne güzel söylemiş Mustafa Kemal Atatürk.
Efendilik herkesin ter döktüğü yerde evde çayı kahveyi yudumlamak değil.
Hele hele alın teri dökene "Aç mısın?" demek hiç değil.