Samsunspor'da yaşananları anlamak için geriye gitmek gerekir...

İsmail Uyanık'ın 'Efsane' unvanını aldığı yıllara...

Yıl 1995...

Yüksel Yıldırım'ın Samsunspor yönetimine ilk adımı atışına...

O adımı, tarafımdan kaleme alınan 'Zirvedekiler- Samsun'dan Başarı Hikayeleri' kitabımda Yüksel Yıldırım'ın anlatımıyla okuyalım...

***

"1995 yılında bir gün arkadaşım Erkurt Tutu yanıma geldi. 'Yüksel, gel seni İsmail Uyanık'la tanıştırayım, yönetime gir,' dedi. İşimin gücümün yoğun olduğunu söylesem de Erkurt'u ikna edemedim. Devlet Demir Yolları Bloklarının altındaki mağazanın arkasında kendim için yaptığım ofiste dış ticareti yeni başlatmıştım. Samsunspor'a gittik, Ramazan ayıydı, iftar sonrası İsmail Uyanık ile tanıştık. Giderken Erkurt beni, 'Sakın saçma sapan şeyler konuşma, başkan fırça atar,' diyerek uyardı. Gittik içeri oturduk, İsmail Uyanık geldi, sohbet etmeye başladık. O zamanlar İsmail Uyanık iş dünyasında güçlü, Samsunspor'da başkan

herkes tanıyor. Ben de kimsenin tanımadığı biriyim. Konuşurken, Samsunspor'da yönetime girmeyi düşünüp düşünmediğimi sordu. Ben de 'Düşünürüm ama benim bilmem gereken şeyler var. Vizyonunuz ne,

hedef ne olacak, gelecekle ilgili, ekonomik durumlarla ilgili düzeltmeler nasıl yapılacak, dış ilişkiler, yabancı transferlerle ilgili işleyiş nasıl oluyor,' gibi sorular sordum. Başkan Uyanık da cevaplarını verdikten sonra beni

yönetime alıp almamak konusunda biraz düşünmek istediğini söyledi.

Hiç unutmuyorum, bunun üzerine Erkut da bana 'Sen ne yaptın. Herkes geliyor burada başkana, 'Efendim ben Samsunspor'a hizmet etmek istiyorum, Samsunspor'u çok seviyorum, şunu yaparım, bunu yaparım,' derler. Başkan da 'Tamam koçum sana ihtiyacımız var,' der, bu iş biter. Sen soru üstüne soru soruyorsun,' diye çıkışmıştı. Ertesi gün gelip bana, 'Başkan seni çok beğenmiş, yönetime girip Samsunspor'da ekonomi

ve dış ilişkiler konularını yönetmeni istiyor,' dedi.

1995-1997 yılları arasında Samsunspor yönetimine girdim. Sonra 98'e sarktı görev süremiz. Bu arada Samsunspor'da güzel işler de yaptık. Samsunspor küme düşecekti, Mutlescu vardı, onu gönderdik yeni bir hoca getirdik. Etrafa borç var, futbolculara borç var motive olamıyorlar dediler, ben gittim Toprak Bank'tan bütün yönetimi kefil edip kendime 250 bin dolar borç aldım, her tarafa olan borçları kapattık, futbolcuların parasını ödedik. Herkes mutlu olurken, Samsunspor birden açıldı maçları kazanıp ligi 7'nci bitirerek Inter Toto kupasına gitti. Biz tabii borcu kapatmak için İstanbul'a topçu satacaktık. Başkan Uyanık, 'Benim bu kadar emeğim var, ben hep Samsunspor'u şampiyon yapmak hedefiyle yatıp kalktım. Yüksel sana söz verdik, bir oyuncu satar borçları öderiz dedik ama bu sene şampiyonluğa oynamak istiyorum. Senin bankalarla aran iyi git

bu krediyi 250'den 500'e çıkar, rahat rahat keyifle maç seyretmek, tüm Samsunluları mutlu etmek istiyorum,' dedi. Ben de 'Tamam yapalım,' dedim. Samsunspor'u o dönemler yeniden yapılandırdık. O dönemler

Celil'i, Cenk'i, Serkan'ı istiyorlar. Bir sürü futbolcu var, hiçbirini satmadık. Sonra Hrubesch'i getirdik. Inter Toto'da final oynadık, Hamburg'a 3-0 yenilip UEFA'ya gidememiştik. Sonra oyuncular Hrubesch'i sattılar,

sevmediler. Beş maç üst üste maç kaybettiler, hocayı gönderdik. Orada ilk defa gerçeklerle yüz yüze geldim. Hoca değiştirdik, takım düzeldi ama şampiyonluk falan gelmedi tabii ki."

***

Yüksel Yıldırım'ın beyninde 'İsmail Uyanık' izleri buydu...

2017'de Samsunspor A.Ş. kurulurken, kitaptaki bu satırlar aklıma gelmişti...

'İnşallah iyi olur' diye içimden geçirdim...

Anlayışları, olaylara bakışları, insanlara yaklaşımları farklı...

Geçmiş deneyimleri, gelecek beklentileri, yaşam amaçları farklı ve neredeyse bir birine tamamen zıt iki ismin birarada bulunabilmesi büyük bir başarıydı...

2018'de şampiyonluk kaçınca bu farklılık ortaya çıktı...

'Uyanış' Sezonuna alternatif 'Yükseliş' sezonuyla...

Sahada beklentilerin karşılanmaması...

Zirvede 'egoları' tavan yaptırdı...

Bilinç altındaki belki de bastırılmış duyguları dışa vurmasında etkili oldu...

Ve film koptu...

***

Bugün olmasa yarın olacaktı...

Belki çok daha büyük boyutlarda patlayacaktı...

Samsunspor çok daha büyük zararlar görebilecekti...

Kültür, anlayış, düşünme farklılıkları...

Böyle bir işbirliğini en başta zorlayacağı belliydi...

Aslında istenmeyen ama beklenen bir sondu Samsunspor'da yaşananlar...

İnşallah bu ayrılıktan karlı çıkan Samsunspor olur, Samsunsporlular ve Samsun olur...

İnşallah ikinci bir 'Kazım Yılmaz' vakası yaşanmaz...