Bilim, en tepede aksiyomatik ve pozitif bilimler diye ikiye ayrılır.

Aksiyomatik alan daha ziyade kuramsal alandır: Matematik ve Mantık gibi.

Pozitif alan ise doğa bilimleri (fizik bilimler) ve sosyal bilimler diye iki başlıkta toplanır.

Doğa yani fizik bilimleri Astronomi, Fizik, Kimya, Biyoloji vb. alanlardır.

Sosyal bilimler ise Ekonomi, Sosyoloji, Siyaset bilimi, Hukuk, Antropoloji, Tarih vb. alanlardır.

Fizik bilimlerinin mesleki, kurumsallaşmış, akademik alanları, genellikle, mühendislik alanlarıdır.

Toprak ilmi, Jeoloji, Jeodezi, Jeofizik, Jeomorfoloji, İnşaat, Ziraat alanları, kaplamsal olarak yerkabuğu-yer altı-yerüstü olayları ile ilgilidir.

*

Bilim, genel olarak olaylar ve olgular ile ilgilenir.

Olaylar ve olguların sebep sonuç ilişkisine, nedenselliğine, niçin-nasıl-neden bağlantılarına odaklanır.

Onları anlamaya, yorumlamaya, anlatmaya ve çözümler bulmaya uğraşır.

Bunu yaparken iki farklı ana araştırma yönteminden yararlanır: Nicel yani somut yöntem, elle tutulur, gözle görülür olay ve olgular arasındaki nedenselliği çözmeye, bulmaya çalışır. Bunun sonucunda kesinliği olanlar ve kesinliği tartışmalı olanlar hep vardır ve varolur.

Mesela; yağmur niye yağar, su niye 100 C'de kaynar, deprem neden olur gibi.

Nitel yöntem ise soyut yoldur. Yani daha ziyade elle tutulmayan gözle görülmeyen konular üzerinde çalışılan yöntemdir. Sosyal olaylar, davranışsal olaylar, psikolojik olaylar (genellikle) bu gruba girer.

Örneğin; insan neden toplumsal normlara uygun davranır, neden bilime inanır veya neden eğitim-öğretime ihtiyaç duyar? Bilgi nedir? Bilim nedir? Hukuk nedir? Algı nedir? Propaganda nedir?

*

Bütün bilimler akıl ile vardır.

Bütün bilimler, akılın semeresi zeka ile gelişir.

Bütün bilimler, zekanın teknoloji ile buluşması ile yol bulur, yol alır.

*

Dünya, 2 trilyon civarındaki galaksiden biri olan Samanyolu galaksisinin milyarca (100-400 milyar) yıldızından biri olan Güneş'ten yaklaşık 4,5 milyar yıl önce bir ateş topu olarak kopup soğudu.

Yerkabuğu bu ateş topundan meydana geldi.

O gün bugündür yerkabuğu aktif yani hareketli bir varlıktır.

O gün bugün yer hareketleri yani depremler vardır.

Yani deprem bir olgudur, üstelik bilimin neden ve niçinlerini bulduğu, bulmaya çalıştığı bir olgudur.

*

Bilim ise pozitif bilimler açısından mini minnacık bir geçmişe sahiptir.

Yazı'nın bulunuşu bile yaklaşık beşbin yıllık bir tarihe sahiptir.

Yazıdan önce de olay ve olgular bir şekilde izah edilmeye çalışılmıştır.

Bunlar deneye değil, deneyime yani nitel alana ait gözlemler ve bilgiler idi.

Doğa olayları, zelzeleler, yağmurlar, fırtınalar, yıldırımlar, şimşekler, ay, güneş, yıldızlar bir deneyime, deneyimlenen zamansallığa, yaşlılara, tabu ve totemlere ve inançlara göre anlaşılmaya çalışılmıştır.

*

Deprem de bir bilimsel olay ve bilim için incelenmesi gereken ve incelenen bir olgudur.

Sosyal bilimler tarafını bir kenara koysak bile Doğa bilimlerinin bir parçasının çalışma alanıdır.

Toprak ilmi, Jeoloji, Jeodezi, Jeofizik, Jeomorfoloji, İnşaat, Ziraat alanları ile kaplamsal olarak doğrudan ilişkilidir.

Bugün için neden ve niçin oluştuğu konusunu çözümleyen bu bilimler, neden ve nasıl önlem alınacağını da açıkça söylerler.

İşte o yüzden bilim der ki; deprem değil imkanlar ve koşullar zarar verir. Hasar yaratır.

Bu tespiti iletişim alanına taşıyıp daha etkili bir farkındalık yaratmak için bunu söylem haline getirenler ise 'deprem değil, ihmal öldürür' diye bunu sloganlaştırdılar.

Immanuel Kant, 'Bilim organize edilmiş bilgi, bilgiler de organize edilmiş hayattır'der.

Sonuç olarak: Bilim rehberdir ve doğadaki bütün olgular için yol gösterici, çözümleyici, anlatıcı bir öğedir.