Lavaboya yönelince arkamdan baktı.
'Ellerimi yıkayıp geliyorum anne' dedim.
Dönünce işaret diliyle elini öpüp, beden diliyle kucaklaştık.
Gündem malum; konuyla kısmen bilgiliydi.
Uyarıların gerekliliğinde ödün verilmeyeceğini pratikte görmeliydi.
Her zaman gösterdiği yere oturmamıştım ki, sordu.
'Oğlum yine Türkiye'miz sıkıntıda değil mi?
Baktım sorularla kendini hazırlamış ama merakı üst seviyede.
Genelde iyimser bakış açımla kendisini rahatlatacağım beklentisindeydi.
80 yaşında evinde tek yaşayan annem Neriman ÖZTÜRK okuryazar değil. Kalp ameliyatı geçirmesine rağmen kendi işini evde görebiliyor çok şükür.
Pazara, bakkala çıkmamasını, ziyaretçi kabul etmemesini söylemiştim.
'Evet, anne ülkemizde bir salgın hastalıkla uğraşıyoruz' dedim.
Duydukları merakını o kadar arttırmış ki...
'Sadece Türkiye değil, bütün dünya bu salgınla mücadele ediyor' dediğimde
'Oğlum bu Allah'ın insanlara verdiği ceza' dedi.
'Amerika dahi bu hastalıkla baş etmekte zorlanıyor' dedim.
Yüzünün rengi değişti, kelimeleri yarım yamalak toparlayarak, başparmağını televizyona uzattı. 'Onlar var ya onlar hep onların başının altından çıkıyor bunlar' dedi.
'Çoluk çocuk demeden insanları öldüren, üzerine bombalar atan o sarı kafalının Amerika'sı var ya' dedi demesine ama yine merhametine engel olamadı.
'Gerçi Amerika'da yaşayan insanların günahı yok ki' diyerek kendini frenledi.
'Oğlum bak bu soğukta çoluk çocuk anne babalarıyla çadırlarda' derken göçmen trajedisi kafasında yer edinmiş, insanoğlunun yaptığı zalimliği dillendiriyordu.
'Ne yapacaksın kurunun yanında yaşda yanıyor oğlum' dedi.
Sağlık Bakanını kastederek 'O hastanelerden sorumlu adam var ya, adam ağlamaklıydı, gözleri kan çanağına dönmüş' dedi.
Gündemle ilgili yaptığı yorumlara devam etti.
'Ama Allah öyle güzel bir Allah ki, bu mikrop çocuklara dokunmuyor, benim gibi yaşlıları götürüyormuş. Zaten benim gibilerinde bir ayağı öbür tarafta' dedi.
Kendisini dinlerken 'Dışarı çıkmak yok, ihtiyacını biz getiriyoruz' dedim.
'Sağ ol Oğlum Allah devlete zeval vermesin, bu sıkıntıları da atlatırız inşallah' dedi.
İnanıyorum ki devlet millet el ele bu belayı en az zararla atlatacağız inşallah.
Ama lütfen uyarıları kesinlikle ciddiye alalım.
Evden ayrılırken anama sarılamadım, koklaşamadım…
Kurallara uyulmasındaki hassasiyeti hissettirmekti amacım.
Tebessüm eden gözlerindeki ışıltıyla bakıştık.
Yine beden diliyle elini öpüp, kucaklaştım.
O güldü, ben güldüm…
Annem yıllardır sağlık şikayetlerinden dolayı evde kalıyor.
Sağlığın, sağlığımız, insanlık adına…
Bir süre sende 'Evde Kal Türkiye'