1932 yılında ABD Frengi mikrobuyla ilgili araştırma başlatır.
Araştırmadan öte insanlık tarihinin en korkunç deneyidir bu.
'İnsanları bu mikrop nasıl öldürüyor?' diye yapılan bir çalışma.
Alabama Eyaleti, Tuskegee kasabasındaki deney kırk yıl sürer.
Tabi ki deneyde kobay olarak "Zenciler' seçilir.
1947 yılında penisilin, frenginin etkin ilacı olarak kabul görmesine rağmen 1974'e kadar bu deneyden vazgeçilmez. Hastalığın tedavisi bulunmasına rağmen hastanelerde insanların tedavi edilmemeleri emri de verilmiştir. Devlet gözetiminde deneyler sonucunda yüzlerce zenci hayatını kaybeder.
Sözde amaç, hastalığın başlangıçtan ölüme kadar ki süreci izleme ve ölüm sonrası otopsi yapmaktır. 1997'de Bill Clinton, Tuskegee halkından bu deneyler sebebiyle özür diler.
Ne kadar kolay değil mi? Böylesine bir rahatlıkla…
Büyüksün, o kadar çok büyüksün ki ABD!
Dünyanın kralı 'Ne dersem o olur' diyen Amerika.
Ve bugün kral değişti. Krallığın tahtında tacını taktı Corona!
Covit-19 virüsüne korona denilmesi ekranlarda sembolik kralın tacına benzemesinden kaynaklanıyor. Benzetmeyi geçtim, cidden kralın dibi korona.
Asırlardır "Temizlik imandandır" denildi kimse oralı olmadı.
Korona olunca dezenfektan bırakılmadı. Resmen temizlik manyağı olduk.
Corona kendi mı çıktı, çıkarıldı mı bilmiyoruz. Çinlilerin yedikleri belli, onlar ve tüm Uzakdoğu insanları yüzyıllardır aynı tip besleniyorlar.
Ama niye G-8 ülkeleri daha çok etkilendi?
Acaba bu fırtına Tuskegee insanlarının ahı mı, yoksa intikamı mı?
Corona zengin, fakir, din, dil, renk, mezhep, siyasi ayrım yapıyor.
Atom bombası kimin elinde, nükleer silah, balistik füze kim de dinlemiyor.
Açık, seçik "Siz kimsiniz?"diyor. Üstelik ona kral tacını insanlar taktı.
Bize hayatın önemini, yardımlaşmayı, ailenin değerini hatırlattı.
Anı yaşamamızı, mutluluğun bireysel olmadığını, çoğu zaman bir bahane ile ötelediklerimizi hatırlattı. 'Sağlığın önemini anlayın' dedi; hem de başımıza vura vura.
Tüm salgın hastalıkların tatbikatını yaptırıyor bugün tüm dünyaya.
Doğayı, dünyayı çok kötü kullandık, corona sayesinde atmosfer nefes aldı.
Hava kirliliği en alt seviyeye indi.
Kralsın korona, seni o kadar iyi anladık ki...
Dünyanın kontrolünün insanlarda olmadığını öğrettin.
Unuttuk ideolojik çekişmeleri; İdlib'i, mültecileri, Hafter'i, Putin'i, Trump'ı…
Sen gidince yine eski halimize döner miyiz? dersin.
Mahallemizin sokağında özgürce gezmeyi özledik be Corona.
Hadi git; "Arkamdan su dök" diyorsan söz onu da yapacağız. Ama git artık!
Almanya'da bir hayvanat bahçesinde her kafesin önünde o hayvanla ilgili bilgiler yazılıdır. Ancak bir kafesin önüne gelince karşınızda bir ayna ve altında şöyle bir yazı vardır.
"ŞU AN DÜNYANIN EN TEHLİKELİ CANLISIYLA KARŞI KARŞIYASINIZ."
Biz hep beraber tüm dünya insanları olarak bir aileyiz.
Silahlanmaya harcanılan kaynaklar insanlığın gelişimi, mutluluğu için harcansaydı bu günkü trajediler herhalde yaşanmazdı.
Birileri menzilleriyle sahip oldukları füzelerini savunuyordu ya.
Öyle bir fırtınanın içindeyiz ki…
'Menzil Tanımayan Korona' insanoğlunu hizaya soktu.