Öyle görünüyor ki, 2020 yılı son yüzyılın en sıkıntılı ve en belalı bir yılı olarak dünya tarihine geçecek. Küresel ölçekte yaşamaya devam ettiğimiz ve her ülkeyi etkisi altına alan Korona virüs salgını nedeniyle dünyada hiçbir şey eskisi gibi değil. Kimin nerede ne zaman pençesine düşeceğini bilemediği Korona adlı bir virüs herkesin hayatını ve yaşam tarzını bir anda değiştirmesine neden oldu. Her ne kadar dünyayı etkisi altına almaya kalkışsa da bilim insanları ve sağlık çalışanları Korona virüs belasını durdurmak ve yenmek için küresel ölçekte çalışmalarını canları pahasına devam ettirmektedir.
Dünyaya Çin'den yayılan ve ülkemize de başka ülkelerden giriş yapan asrın belası Korona virüs illeti sadece hastalığı kapan insanları değil o hastalığı tedavi etmeye çalışan sağlık çalışanlarını da bu süreçte etkisi altına alıp hasta edebiliyor. Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de sağlık çalışanlarımız Korona virüs belasının tehdit ettiği en riskli meslek grubudur. Hastalığı tespit eden ve tedavisi için hastasına her türlü sağlık yardımında bulunan doktorlarımız ve her kademedeki sağlık çalışanlarımız ne yazık ki bu hastalığı kolaylıkla kapabilmektedir. Ülkemizde Korona virüs belası devam ederken bazı doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın bu mücadelede ciddi anlamda hastalık kaptığını ve bu nedenle tedavi altına alındığını , iyileşenler olduğu gibi yaşamını yitiren bazı sağlıkçıların olduğunu da yapılan açıklamalardan öğreniyoruz. Doğrusu hiçbir hastalık belirtisi yokken sadece Korona virüs hastasını tedavi ederken bu hastalığa enfeksiyon yoluyla yakalanarak yaşamını yitiren sağlıkçıların olması hepimizi derinden üzmektedir . Bilim insanları ve sağlık çalışanları bizlere evde kalın telkininde bulunurken kendileri bu hastalığı yenmek ve hastalarını iyileştirmek için bu mücadelede ön cephede savaşırken ,tüm riskleri de üzerine almaktadır. Belki de bir sağlıkçımız yaşamını kurtardığı bir Korona virüsü taşıyıcısı hastasını sağlıklı bir şekilde evine göndermenin sevincini yaşarken ,kendisi o hastalığın kurbanı olacaktır. Buna tanık olmaya devam ediyoruz. Bunu kimse bilemez ama böyle bir tehlikenin olduğu her sağlıkçımız tarafından bilinmektedir. Buna rağmen hiçbir sağlıkçımız görevini terk etmemekte ,bütün riskleri göğüsleyerek görevini en iyi şekilde yapmaktadır. Durumun bu olduğunu devletimiz ve milletimiz bilmektedir. ülkemizde görülen ilk Covid-19 vakasına müdahale eden ekipte yer alan ve bu salgın hastalığa yakalanan Prof .Doktor Cemil Taşçıoğlu'nu 1 Nisan 2020 tarihinde kaybettik. Bu hastalık nedeniyle yaşamını yitiren başka sağlık çalışanlarımız olduğu gibi hastalığı kapıp tedavisi süren sağlık çalışanlarımızın da olduğu gerçeğini biliyoruz. Asrın salgın hastalığı Korona virüs belasını tedavi etmek için bu uğurda gece gündüz demeden çok zor şartlarda çalışan ve bu bela ile mücadele ederken yaşamını yitiren en ön cephedeki sağlıkçılarımıza minnettarız. Hiç şüphesiz milletçe minnet duygusunda birleşiyoruz. Bu minnettarlığımız sadece gece saat 21.00 'de sağlıkçılarımızı alkışlayarak göstermek yetmez. Bu mücadelede yaşamını yitiren sağlıkçılarımızı onure edelim. Bunun için ne yapılabilir? Bunu düşünelim ve devlet olarak hayata geçirelim. Bir çok kesimden gelen bir öneri var. Bu öneriyi bende bir şehit yakını olarak önemsiyor ve bir şeyler yapılması gerektiği konusunu destekliyorum. 'Korona ile mücadelede yaşamını yitiren sağlıkçılar şehit sayılsın.' Bu olabilir ancak bunu yaparken şehitlik konusu ile ilgili bazı hassasiyetler gözardı edilmesin. Şehitlik kavramı torba bir kavrama dönüşmesin, tartışmalı hale gelmesin. Bu nedenle şehitlik konusunu enine boyuna düşünüp, değerlendirmekte fayda var.
Önemli olan yaşadığımız bu zor süreçte fedakarlık gösteren ve bu uğurda yaşamını yitiren sağlıkçılarımızı onure etmektir. Bunun adı şehitlik yada başka bir şey olur ama vefada eksik kalmayalım. Korona virüs salgınını tedavi ederken bu mücadelede yaşamını yitiren sağlıkçılarımıza şehit yakınlarına sağladığımız hakları verebiliriz.