ANNESİNİN MAVİ GÖZLÜ PAŞASI VE ARKADAŞLARI UNUTULMASIN DİYE TARİHE 28. YIL NOTU DÜŞÜYORUZ (3)

Sırça saraylarda yaşayan bir ailesi olmadığı için kısa yoldan hayata atılmış Astsubay Çavuş Rütbesini taşıyan resmi üniforması ile babaevine mezuniyet sonrası ilk kez gelmişti. Annesi Bedriye Hanım oğlunu Üniforması ile gördüğünde duygulanmış öylesine doğal, öylesine mutlu oğluna sarılmış, Allaha şükretmişti. Nihayet oğlu Astsubay olmuştu.Astsubay olmak önemliydi, hem şerefli hem de saygın bir meslekti. Astsubaylık meslekten öte vatana, millete bayrağa adanmış bir ömürdü. En azından oğlu için yokluk ve yoksulluk günleri bitecekti. Oğlunu onurlu bir meslek sahibi yaptığını biliyordu. Bu yüzden İlhan Astsubay'ı 'Mavi Gözlü Paşam' diye seviyordu. Bedriye anne için bu durum çok gurur veren bir duygu idi. Sevinçten nerede ise ağlayacaktı. Öylesine sevinmişti ki oğlunun hayatının kurtulduğunu düşünüyordu. Hem hayatı kurtuldu hem de onurlu bir mesleğin sahibi oldu diyordu. Genç bir delikanlının kendi yaşıtları daha annelerinin yanında iken henüz gençliğinin bağrındaki bir insanın gerçekten büyük sorumluluklar altına girmesi elbette kolay sayılmazdı. İlhan astsubayın ve meslektaşlarının o yıllardaki kaderi budur. Astsubay olmak kolay değildir. Kimi hayallerinin peşinde koşarken bir çok insan hayallerini terk edip kısa yoldan hayata atılıyorsa, bu onların kaderi olmuştur. Herşey değişirken kaderinde değişmemesi bir kader değil midir? Astsubaylık zor bir meslektir ama onurlu bir kaderdir. İlhan Astsubay meyil iznini Samsun'da babaevinde ailesi ile birlikte geçirdi.

O zamanlar askerlerin üniforma ile şehirde gezmesi güvenlik gerekçesi öne sürülerek yasaklanmamıştı. Samsun'da İzin süresince zaman zaman üniformasını da giyerek akraba ve arkadaş ziyaretlerinde bulunmuştu. Onu üniforma ile görenler çok yakıştırmış gururla peşinden izlemişlerdi. Sayılı günler su gibi geçti tekrar gurbet yolu göründü. Bu defa İzmir'e değil Afyon'a Askeri Fabrikadaki staj görevi için gidiyordu. Afyondaki askeri fabrikada 9 ay stajı vardı. Askeri Fabrikada staj yaparken maaşını da alacaktı, bu yüzden maddi bir sıkıntısı olmayacaktı.Afyon'da Astsubay sınıf okulundan arkadaşlarıyla birlikte bir kış geçirdi. Samsun'a fırsat buldukça günü birlik bile olsa geldi.Çünkü Samsun'u ve ailesini çok özlüyordu. Eli hiç boş gelmezdi. İlhan astsubay Afyon'daki askeri fabrikada Astsubaylık stajını tamamladıktan sonra ilk görev yeri olan Adapazarındaki Sakarya Kışlasında Astsubay Çavuş rütbesi ile göreve başlamıştır. Mahiyetindeki askerlerle arasında en az 2 yaş bulunan İlhan Astsubay askerlik mesleğini ilk kez enine boyuna Sakarya Kışlasında yaşayarak öğrenmiştir.

Annem mavi gözlü paşasının ne kadar zor bir meslek yaptığını bilmiyordu.18 yaşındaki bıyığı yeni terlemiş bir Astsubayın meslek büyüklerinin de yardımı ile bu zorlu süreçten geçerken neler hissettiğini hangimiz bilebiliriz. Bu açıdan bakıldığında askerlik mesleğimim yan gelip yatma mesleği olmadığını, insanların neleri feda ettiğini görüyoruz. Empati yapalım Astsubay olmak nedir? Astsubay Çavuş İlhan Hamlı olmak nedir? Adapazarı'nda bekar evinde kalmak, siyah beyaz küçük bir televizyondan TRT televizyonunu izlemek ( o yıllarda başka yayın yoktu),kendi yemeğini pişirmek, elde kendi bulaşığını ve çamaşırını yıkamak, sabahlara kadar nöbet tutmak, hastalanınca başucunda kimsenin olmaması Astsubaylık mesleğinin ilk adımlarıydı İlhan Astsubay için. İnsan herşeye alışıyor. Yokluk ve yoksulluk insana yeni ufuklar açıyor. Gurbette yalnızlık insanı yoruyor. Yeni çevre yeni dostlar, yeni arkadaşlar eski alışkanlıkları unutturuyor. Hayat her anı ile insanı imtihan ediyor. O imtihanda İlhan astsubay olmak kolay değil. Sorumluluklarınızı özgürlüklerinizi kısıtlıyor.

Herşeye rağmen Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurlu bir Astsubayı olmak İlhan Astsubayı gururlandırıyordu. Doğrusu Astsubay olmanın ne demek olduğunu öğrenmişti. Yıllar geçiyor geçen her yıl yeni şeylerle karşısına çıkıyordu. Meslekte kıdem almaya başlamıştı. Her fırsatta Samsun'a gidiyor ailesi ile hasret gideriyordu. Adapazarında bulunduğu süreçte evlendi, bir kızı oldu Sakarya Kışlasından Adapazarındaki askeri fabrikaya tayini çıktı.1992 yılında geldiği Adapazarından 1989 yılında Kars'a Şark hizmetini yapmak üzere 14 Mekanize Tugay Komutanlığı emrine tayini çıktı. Her asker gibi kırık dökük üç beş eşyasını toplayıp Kars'a gönderdi, peşinden de kendisi gidip sağlık personeli olan eşinin de tayinini Kars'a yaptırıp gittiler. Kars eskiden beri Serhat şehri olarak biliniyordu. Ama Kars eski Kars değildi. Ülkede başlayan bölücü terör hareketi o yıllarda Doğu ve Güneydoğu bölgemizde adeta devlete başkaldırıyor, insanlar arasında nifak tohumları ekiyordu. Ülkeyi yönetenler bölücü hareket karşısında tamda ne yapacaklarını bilmiyordu.1990'lı yıllarda eldeki imkanlarda şimdiki gibi gelişmiş değildi. Ama güvenlik kuvvetlerimiz her türlü eksik bilgi, silah ve teçhizata rağmen canla başla görevini yapıyordu. Ülkede ciddi bir terör sorunu yaşanıyordu ülkeyi yönetenler Ankara'dan üç beş çapulcu diyerek olayları geçiştirmeye çalışıyordu ki, bu çok tehlikeli bir durumdu.

İlhan Astsubay Kars'daki Şark hizmetini 14 Mekanize Tugayına bağlı Savaş İstihkam taburunda Teknisyen Astsubay olarak tamamlamış batı illerinden birine en çokta Samsun Asker Hastanesine tayin bekliyordu. Samsun Asker Hastanesindeki devresinin tayini çıkacak yerine gelmeyi planlıyordu. Nasipse olurdu olmaması için olağanüstü bir şeylerin olması gerekir diye düşünüyordu. İlk defa o yıl tayinler açıklanmamış ülkede yaşanan terör olayları nedeniyle ileri bir tarihe atılmıştı. Öyle ya da böyle tayinler çıkacaktı. O yüzden eşyalarını toplamış, çoktan dönüş hazırlığa başlamıştı. Belki de 12 yıl sonra Samsun'a tayin olup gidecekti. Askerlik yaşamından önceki bütün hayatının geçtiği hayallerinin şehri Samsun'a ve ailesine kavuşmayı babevinin kapısında anne,baba biz geldik demeyi çok istiyordu. Hayallerini bırakıp gittği Samsun'a dönebilecek miydi bunu zaman gösterecekti.Aslında hiçbir engel yok gibi görünüyordu ama kim bilebilir ki hayatın kime ne süprizler hazırlamış olabileceğini. Atalarımız demiyor mu ki, gelin ata binmiş ya nasip demiş. Soğuk bir kış mevsiminden sonra Nisanla birlikte Kars'da havalar biraz daha yumuşamış ama yine de bir çok yerdeki kış mevsimi gibi soğuk günler yaşanıyordu. İlhan Astsubay Kars'da lojmanda değil halkın içinde yaşıyordu. Oturduğu mahallede komşuları İlhan astsubayı çok seviyordu. O kimseyi kırmıyor, kimseye de yan gözle bakmıyordu. Ailece yerli halkla ilişkileri komşuluk bu yüzden iyi sayılırdı. Kimse İlhan Astsubay için kötü bir söz söyleyemezdi, söylemezdi de. İlhan Astsubay'ın Tokat'tan bir firmadan taksitle satın aldığı bir Lada otomobili vardı. Aslında kadersizlik bu otomobili daha ilk satın aldığında üzerinde geçici plaka varken onu bulmuştu.1991 yılında otomobili ile Samsun'da takla atmış, kazadan yara almadan kurtulmuştu. Araçta bulunanlardan kızı dahil yaralananlar olmuştu. Kaza sonrası Samsun'da aracını tamir ettirip Kars'a getirmişti. Tek derdi kazasız, belasız Şark hizmetini bitirip huzurlu bir şekilde yeni görev yerine dönmekti.
(Devamı yarın)