Tarım ve Orman Bakanlığı geçen hafta DSİ ile TOKİ arasında sulama yatırımları yapımı konusunda bir protokol yapıldığını duyurdu.
Paylaşılan görsel de, 3,2 milyon hektar arazi sulaması için 8,5 milyar TL maliyet öngörüldü.
Farklı illerde 25 sulama projesinin hayata geçirileceği; yıllık 2,5 milyar TL katkı beklendiğini; bu yatırımların 300.00 kişilik istihdama yol açacağını bildirdi.
Şimdi diyeceksiniz ki; TOKİ ne alaka?
Sulama işi topraktan başlar, üründen, ürün çeşidinden, ülke planından, topografyaya kadar ince ayarlı etüt edilir; hangi sulama sisteminin verimli olacağı hesap edilir; tuzluluk-alkalilik analizleri yapılır; su kaynağının diğer etki ve etkileşimleri tarımsal-ekonomik-sosyal-fiziksel boyutları ile fizibilitesi çıkarılır, ondan sonra sulama yapıları yapılır.
Evet, ben de öyle biliyorum.
Tarımsal Yapılar ve Sulama dersinde öyle öğretmişlerdi.
Hatta bir şey daha demişlerdi; Sulama yatırımı inşaat yatırımı değil, tarımsal yapılar yatırımıdır.
*
DSİ sitesindeki bilgiler ve görsel dışında protokole dair açık bir bilgiye ulaşamadım.
O yüzden hem fiili çalışma alanı hem de uzmanlık alanı Toprak ve Sulama olan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Baki Remzi SUİÇMEZ'e sordum.
Bana bakanlık linkinin dışında bir bilgiye sahip olamadıklarını, protokol hakkında ayrıntılı bilgi beklediklerini; sulama'nın kamusal bir görev olduğunu; yatırımları devletin yapması gerektiğini; yap-işlet türü vb. sulama yatırımlarının paralı hale getirilmemesi gerektiğini söyledi.
*
DSİ gibi köklü, geçmişi sayısız başarılara imza atmış, ülkemizin güzide kurumlarından biri olan kurum, bu konuda yeterli deneyimi ve kurumsal görevlendirmesi olmayan TOKİ'ye neden ihtiyaç duyar kısmını şimdilik geçtim.
Ben asıl analitikçi yanımın baskısı ile başka bir yere takıldım:
Tamam, ülkede sulanabilir arazi 8,5 milyon hektar.
DSİ'nin sitesinde yer alan faaliyet raporlarında; bu miktarın, 4,36 milyon hektarının DSİ tarafından sulamaya açıldığını diğer kurum ve kuruluşlarla beraber sulamaya açılan toplam rakamın 6,65 milyon hektar olduğunu ve geriye 1,85 milyon hektar alanın kaldığını yazıyor.
Yani sulamaya açılması gereken alan 1,85 milyon hektar olarak görünüyor.
Peki, nereden çıktı bu 3,2 milyon hektar arazi?
Düşündüğümde en makul ve en inanmak istediğim olasılık; eskiyen tesislerin ve hatların komple değiştirilmesi.
Diğer olasılıkları ise size bırakıyorum.
Şeytanla uğraşmadan düşünün bakalım.
Protokolü ve ayrıntıları öğrenince daha çok bilgilenmiş olacağız.
Ama ben DSİ gibi kurumsal kapasitesi yüksek, yetişmiş insan gücü ve teknik altyapısı güçlü bir kurumun hata yapmayacağına inanıyorum.
Çünkü en çok onlar biliyor ve inanıyordur: Sulama hizmetleri kamusal bir hizmettir ve sadece çiftçinin değil gıda güvenliğinin ana unsurlarından biridir.
Bekleyip göreceğiz.
Şeytan'a pabuç bırakmamak için.