Seçim zamanı gelip çatmış...

Milletvekili memleketinde köy gezisine çıkmış...

Anlatıyor da anlatıyor...

Alkışlar gırla...

Sonra bir başka köye, bir başka köye...

Köyün birinde topladığı 50-60 kişiye konuşuyor...

- Yollarınızı yatık!

Alkış...

- Caminizi onardık!

Alkış...

- Sağlık ocağı yaptık şimdide hemşirenizi getiriyoruz!

Alkış...

...

- Seçimlerde oyunuzu yine bize verirseniz hizmetlerimiz artarak devam edecek!

Kalabalığı uzağından bir ses duyulmuş!

- Ben oyumu sana vermeyeceğim!

Kalabalık o tarafa dönmüş, milletvekili sormuş:

- Neden?

- Sen okuma yazma bilmiyorsun?

Milletvekili ve köylü şaşırmış.

- Nasıl bilmem amca, ben üniversite mezunuyum!

- Bilmiyorsun işte, bilseydin sana yazdığım 3 mektuptan birine cevap verirdin!

***

Aslında bugünleri anlatıyor...

Parti ayrımı yapmaksızın milletvekillerimizi, belediye başkanlarımızı...

Milletin sorunları başka...

Onların ki başka...

Mesela tüm vekil ve başkanların sosyal medya hesaplarını inceleyin...

Liderlerinin retiwitcisi ve yeniden paylaşımcısı olmaktan öteye gitmiyor...

Oysa...

İktidar vekilleri, bir bakanın açıkladığı hizmeti yeniden yorumlayıp, aynı bilgileri paylaşmak...

Muhalefet milletvekilleri de, medyada yer alan Samsunla ilgili konulara oturdukları yerden yorum yapmaktan başka bir şey yapmıyor...

Milletvekilliği medyanın yazdıklarını yorumlamaksa...

Köşe yazarları daha iyi milletvekilliği yapar ya?

***

Asıl olan...

Köylü amcanın dediği gibi...

Vatandaşın mektubuna cevap yazan yok...

Çünkü okumuyorlar...

Sosyal medyada milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla ilgili haberlerin altına yazılan yorumlara bir bakın...

İşte vatandaşın mektubu o...

Aslında, kamuoyunda oluşan imajınız o...

***

Yani ne Samsun milletvekilleri ne de belediye başkanları...

Köylü amcanın dediği gibi...

Okuması yazması yok...

Olsaydı...

Vatandaşın mektuplarını okur...

Yerlerde sürünen imajlarını düzeltebilmenin çaresine bakarlardı...