Aman dikkat edelim derken bir baktım bedenimde.  
İşte o an duygular, düşünceler, psikolojiler bambaşka.
Öyle geldiği gibi gider diye düşünmek; ne mümkün.  
Ve kafalarda karma karışık düşünceler.  
Bir yıl öncesinden insanlığa musallat hastalıktan 'Ne yaparsanız yapın kendinizi koruyun' denmesine rağmen başaramamışız.   
Hastalığı yenip normal yaşamına dönenler ise moral kaynağımız.
Test sonucumun pozitifliğiyle iş resmileşince gardımızı aldık. Çekilen tomografileri aile hekimi ve tanıdık hocalara gönderdikten sonra ilaç kullanmam özellikle önerildi. İlk gün sabah akşam sekizer, devamında üçer tablete dönüşen ilacın ayrı yan etki beklentisi oluşsa da ilacı kullanmaya başlamıştım bile.    
Çok dinledik, virüsün kişiye göre değişken belirtiler gösterdiğini.
Peki, herkeste farklı belirtiler gösteren Covid bize nasıl saldıracaktı?      
Öncelikle ortak belirti iştahsızlığa karşı sabah sütü, turşu, vişne, üzüm suyu ve protein ağırlıklı düzen kurdum. Halsizliği kısa dönem öyle yaşadım ki, eskisi gibi yürüyecek, havuzda elli metre kulaç atabilecek miyim diye sordum kendime. Lavabo ihtiyacımı giderdiğimde bile evde dinlenme gereği duymak şaşırttı beni. Her gün evde en az bir saati bulan yürüyüşle kendimi test ederken, covidin baskın olduğu özellikle dört gün her gün akşam saatleri otuz sekizleri bulan ateş tedirgin etti beni. En geç 23.00 de uyku düzenini sağlamaya çalışırken, birkaç günde verdiğim kiloları can boğazdan gelir diyerek geri almak zor olmadı. Sesimi istediğim gibi tam kullanamadığım yaklaşık bir hafta oldu. Öksürük nöbetini hafif yaşasam da öksürük nöbeti bedenimi kastığım günleri de yaşadım. Kullandığım ilaçların muhtemel yan etkisi geceleri şiddetli ağız kurulu ayrı bir sıkıntıydı. Bu şikâyetleri dört gün adamakıllı yaşadıktan sonra, gün geçtikçe etkileri azalma eğilimine geçen covidi çaktırmadan kibarca eşikten dışarı attık.
Covitle mücadelede süreç sadece fiziksel yaşanmıyor ki.
Virüsle savaşan milyonlarca insanın psikolojisine saygı duyulsa iyi.  
Bir trafik kazası haberini yakınlarına sakinleştirici yollarla iletilmesi gerektiğini bilinirken, 'Covidliler Sedyelerde Ölüyor', 'Daha fazla ölü var' gibi reyting uğruna veya farklı hesaplarla mücadele edenlere o kadar kötülük yapıyorlar ki. Neyi, nerede, ne zaman paylaşacağını bilemeyen/bilmek istemeyenler gereksiz ve olumsuz bazı iddiaları gündemde tutarak süreci yaşayanlara açıkçası köstek oluyor. Televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyalarda bu tür olumsuz paylaşımları hastalıkla mücadele edenlerin hangi duygularla izlediklerini bir düşünün.
Biz düşünürüz de çokbilmişler bildiklerini okurlar her zaman olduğu gibi. Süreçte eksikleri, yanlışları fırsat diyerek malzemeye dönüştürmek isteyenler covidle savaşanlara umut değil umutsuzluk aşılamaktan bir şey vermiyor.    
Gün mücadelede taşın altına el atma günü.
Gün toplumsal sorumlulukta gerçekten yer alma zamanı.   
Allah'ın takdiri, bize verdiği güçle çok şükür bugünlere geldik.
Bugünlerde yapabileceğiniz en güzel kazanım covitle tanışmamak.
Varsayalım Covitle tanışırsanız da asla panik yok.  
Davetsiz misafiri kibarca eşikten kovmak elimizde.
En güzel günlerde buluşmak dileğiyle?