HUNHARCA ŞEHİT EDİLMELERİNİN 29. YILINDA PAMUK GEÇİDİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ 

18 NİSAN1992 ? 18 NİSAN 2021 

PAMUK GEÇİDİNDEN CENNETE KOŞAN ANNESİNİN MAVİ GÖZLÜ PAŞASI - (9) 

                    Kolay bir coğrafyada devlet ve millet olmadık yaşadığımız coğrafyada bağımsız devlet ve millet olabilmek kolay bir iş değil. Bütün bu bedeller bu yüzden ödeniyor. İçimizdeki ve dışımızdaki hainler hiç boş durmuyor, bu yüzden her zaman uyanık olmak zorundayız. Samsun Havaalanı eski ve büyük uçaklara son zamanlarda iniş için uygun olmadığı etrafta yükselen binaların buna engel teşkil ettiği hep söyleniyordu. Samsun'da yerleşim merkezlerinin içinde sıkışan Havaalanına içinde 4 güzel insanın Türk Bayrağına sarılı naaşı olan Askeri kargo uçağının hava muhalefeti nedeniyle Samsun'a inmekte zorlanabileceği hatta inemeyeceği seçeneği de vardı. Eğer bu gerçekleşmezse Uçak Merzifon Askeri Havaalanına iniş yapacak , Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın naaşı oradan ambülansla Samsun'a karayolu ile gönderilecekti. Birde Niksarlı olan şehit Astsubay Naci Yıldırım vardı Onun naaşı da yine yakınlarına teslim edilerek Niksar'a ambülansla  gönderildikten sonra uçakta kalan son 2 şehidimiz olan Erkan Iğdır ve  Mustafa Karaçimen'e ait  naaşlar  ise Ankara'ya aynı uçakla götürülecekti. Ne acı değil mi , tayin olup Samsun'a gitmeyi planlayan şehit Astsubay İlhan Hamlı  kaderin bir oyunu sonucu tayin olup gitmek yerine, şehit olup Samsun'a gidiyordu. Kendi özel otomobili ile değil ,Askeri kargo uçağında Türk bayrağına sarılı bir tabut içinde. Annesi , babası ,eşi ,ağabeyi ve çocuğu ile aynı uçaktaydı ama yan yana sohbet ederek uçamıyorlardı. Şehit Astsubay İlhan Hamlı o güne kadar olan  yaşamında hiç uçak yolculuğu yapmamıştı. Bu defaki uçak yolculuğu onun için sonsuzluğa giden acı bir yolculuktu. ilk kez Samsun Havalimanına Uçakla inecek olan Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın ağabeyi çocukluk yıllarında ailece Samsun Havaalanı bahçesine hafta sonları kır yapmaya geldikleri zamanları hatırladı. Şimdi o güzel günler gitmiş yerine can yakan yürek burkan acı bir gün gelmişti. Oysaki yazın kır için Samsun havaalanı bahçesine geldiklerinde hem kır yapıp hem de uçakların kalkış ve inişlerini izleyerek ne çok mutlu olurlardı. Kır yapılan yerde seyyar satıcılardan aldıkları simit ,gazoz ve dondurma her çocuk gibi onları çok sevindirirdi. Kars'dan Samsun'a gelecek uçağın kalkış saatinden önce Samsun Havaalanına İlhan Astsubayı tanıyan arkadaşları ve akrabaları  kimi yürüyerek kimi özel aracıyla kimi de özel taksiyle havaalanına gelmiş, gelecek olan uçağı bekliyordu. Birde Niksar'dan şehit Astsubay Naci Yıldırım'ın cenazesini almak için gelen yakınları vardı. Samsun Garnizon Komutanlığından üst rütbeli hiç kimse yoktu sadece bir grup İnzibat askeri ve başlarında görevli bir Astsubay vardı. Eski Havaalanında çok az  sayıda polis de vardı. Ne vali, ne Belediye Başkanı, ne Samsun Emniyet Müdürü ,ne cenazeyi karşılayacak imam  ne de başka bir yetkili şehit cenazelerini karşılamak ve teslim almak için Samsun Havaalanında değildi. O yıllarda devlet erkanı nedense havaalanına şimdi olduğu gibi şehit cenazesi karşılamaya gelmiyordu. Sanki o şehitler babasının karpuz tarlasını beklerken ölmüştü. Oysa ki o şehitlerin şahsında hedef alınan sadece Türk Silahlı Kuvvetleri değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti devletiydi. Bunun başka bir açıklaması, bunun başka bir nedeni yoktu. Ama o yıllarda maalesef protokol kuralları öyle uygulanıyordu. Ailenin içindeki yangını takip eden ne bir sağlık görevlisi nede ambülans görevlendirilmiyordu. Bu işlerle ilgili daha önceden kanunla görevlendirilmiş resmi bir kurumda yoktu. Bayılan ya da fenalaşan hiç  kimseyi ilgilendirmiyordu. Şehit ailesi  kendisi ayakta kalmak için büyük acısına rağmen gayret ediyordu .Şimdi geçmişin bu duyarsızlığını hatırlayınca  içimizden kopan fırtınaların acısı yüreğimizi yeniden çok daha fazla yakıyor .Bunları unutmak mümkün olmuyor. Vefayı da ,vefasızlığı da kimse istemeden   bir köşeye  tarih kendisi not alıyor .Keşke unutabilse insan ama bunlar unutulmuyor. İlk insandan beri bu böyle değil mi sanki? 20 Nisan günü Samsun eski Havaalanında  (Esentepe Kışlasının yanındaki bölge) mahşeri kalabalık yoktu ama şehitler yakınları ve akrabaları tarafından Samsun Havaalanında sahipsiz ve yalnız bırakılmadılar. Karşılamaya gelenler Samsun resmi protoklunden  kelli felli insanlar değildi ama bu şehrin en güzel  en mütevazi insanlarıydı . Birde onları karşılayan İnzibat askerleri ve başlarındaki  şehitlerimizin meslektaşı adının Hasan olduğunu daha sonra öğrendiğimiz bir Astsubayımızdı. Uçak Samsun Havaalanına indiğinde saatler 15:00'i çoktan geçmişti.  

                  Uçaktan ilk önce Şehit Astsubay Naci Yıldırım ait Türk bayrağına sarılı naaş askerlerin omuzlarında indirilerek Havaalanının bir köşesinde bekleyen ambülansa bindirildi yakınlarıyla ve refakatçi Astsubayla birlikte  Niksar'a   karayolu ile yola çıktılar. Şehit Astsubay İlhan Hamlı'ya ait Türk bayrağına sarılı naaş ise askerlerin omuzlarında Kars'dan gelen refakatçi Yedek subayın takibinde alınarak Havaalanı pistinde bekleyen Samsun Asker Hastanesine ait bir  ambülansa konuldu. Diğer iki şehidimizin naaşları ise Hava Kuvvetlerine ait askeri kargo uçağının  içerisinde refakatçi iki astsubayla birlikte tekrar Ankara 'ya gitmek üzere büyük bir gürültü ile bekleme yapmadan uçmaya devam etti. Peşinden şehit Astsubay İlhan Hamlının içimde naaşı olan ambülans ve inzibat askerleri başlarındaki Astsubayla birlikte  hemen havaalanın yanındaki  asker hastanesine hareket etti. Beş dakika bile sürmeyen kısa bir yolculuktan sonra İlhan Astsubayın Türk bayrağına sarılı naaşı Samsun Asker Hastanesinde morga konularak görevli hastane imamına resmi olarak  teslim edildi .En son Ankara'ya iniş yapan askeri uçak ve personeli son iki şehidimiz Astsubaylar Erkan Iğdır ve Mustafa Karaçimen'in Türk bayrağına sarılı naaşlarını da Ankara'da görevlilere teslim ettikten sonra kazasız belasız  görevini tamamlamış olmanın buruk mutluluğu ile bir dahaki göreve kadar evlerine döndüler.(Devamı Yarın)