Akan terin üst baş ıslattığı,
                Yorgunluklara yenilerinin eklendiği,
                Ekmek kavgasının tam da merkezi,
                Kıran kırana tartışmaların yaşandığı fındık bahçeleri...
                Nelere tanık olmadım ki oralarda.
                Bakıyorum, bahçede sadece eller çalışmıyor.
                Her dalın altında hükümetler kuruluyor, hükümetler yıkılıyor.
                Tarihten sayfalar açılıyor, yorumlar yapılıyor.
                Bazen karşımda bir İlber Ortaylı, bazen tıp profesörü.
                Ne tartışmalar, ne düşünceler, ne öneriler...
                Gündemde dünyayı sarsan pandemi.
                Virüsün alfa, beta, delta, mu varyantları mı?
                Aşının virüsten koruyuculuğu mu?
                Salgına karşı etkinliği mi?
                Amerika ile Çin aşısının farklılıkları mı?
                Yeşillikler arasında bu kulaklar neler duymadı ki...
                Hakkını da verelim yani; taşralı, gündemi geriden takip ediyor sanmayın.
                Ama burada da toplumsal bir hastalığımız öne çıkıyor.
                Biz yeri gelir; anında doktor, mühendis, hoca oluruz ya...
                Genlerimiz nerede olursa olsun değişmiyor ki.
                Ömrünü bilime veren akademisyenler hak getire.
                Dallardan asılanlar kırk yıllık tıp eğitimi almış gibi.
                Neredeyse fındık toplamayı bırakıp hasta kabul edecekler.
                Aşı olalım mı, olmayalım mı tartışması.
                Bir de Biontech, Sinovac; hangi aşıyı tercih etmeli tantanası.      
                Konunun öylesine derinliklerine giriliyor ki...
                Merak edilen soruların karşılığı bahçelerde.
                Ekranlardaki tartışmalardan geri kalır yanı yok vallahi.
                "Aşı olmanın hiç gereği yok, varyantlar aşıları etkisizleştiriyor" tezleri, öylesine uzmanca sahiplenilmiş ki...
                Akademisyenlerin virüse karşı tek silahın aşı olduğunun altını çizerek toplum bağışıklığına dikkat çeken vurgusunu dinleyen kim.
                Virüs laboratuvar ürünüymüş, işin içinde Amerika varmış, virüs ellerinde patlamış...
                Bunun filmini dahi önceden izlemedik mi?
                Hem aşı bu kadar erken nasıl bulundu?
                Komplo teorileri dillere öyle pelesenk yapılmış ki...
                Söylenenler doğru olabilir elbette.
                İnsanoğlu nerede ayağına kurşun sıkmıyor ki...
                Ancak virüs yüzbinlerce insanın hayatına mal olmuşken...
                Dünyada yaşamı tüm yönleriyle esareti altına almışken...
                Tıp bilimi salgının durdurulmasına odaklanmışken...
                Yoğun bakımlara kimlerin girdiğini Türk Yoğun Bakım Derneği somut verilerle açıklamışken...

Çözümün bilimsel veriler ışığında aranması gerekirken...
                'Biz Diplomasız Uzmanlar' çok ahkâm keser.
                Hastane aramadan ayakta çok ameliyat yaparız.