Yazdık da ne oldu ki diyorum?

Biz yazdık, biz okuduk.

Okumayan, yazmayan, ezber eden bir toplum olduk.

Ne A. Gramsci'nin organik aydını, ne de klasik aydını olabildik.

Ezberci, satın almacı bir toplum olduk.

Her şeye cepheden saldırıyoruz.

Herkes, her statü ve her faktör birbirine düşman olmuş.

Gözümüz dönmüş gibi saldırıyoruz:

Doğa'ya,

Hayvan'a,

Su'ya,

İnsan'a?

"Sana düşman,

Bana düşman,

Düşünen insana düşman" bir toplum olduk.

Nazım'ın dediği gibi.

Nazım dedi diye duymamış, anlamamış, hatta okumamıştık hani!

Elin gavurundan öğreniyorduk!

Rusya-Ukrayna'ya saldırınca kıyamet koptu.

Ufacık bir fısıltı gazetesi çalıştı ve insanlar raf'lara saldırdı.

Ayçiçeği yağı kuyrukları oluştu.               

Bazılarımız buna çanak tuttu.

Vay efendim yandık, bittik, kül olduk.

Aç mı kaldık, yağsız mı kaldık diye bastılar yaygarayı.

Kimse açıp bakmadı gerçekten yağsız mı kaldık diye?

Gerçekten Rusya ve Ukrayna'ya ithalat da bağımlı mıyız diye?

Mesela; onların bize hiç mi bağımlılığı yok diye?

Bir "karşılılık" söz konusu mu diye?

Olmaz bakamayız.

Ona ne gerek var.

Ver gazı, çevir kazı yanmasın.

Nasıl olsa ne versen kabulüz.

Hal böyle olunca vuran vurdu yine voleyi.

Biz yırtınsak da yine cılız çıktı sesimiz.

780 bin km2 kovan'a çomak sokmak gibi bir şey bizim derdimiz.

Keçi kıl'ından bile ince olunca çomak, nanomikroskop gerekiyor görmek için.

Her neyse!

Biz sorgulamaya devam edeceğiz.

Bir gün anlaşılır belki.

Nazım'ın dediği gibi;

"Bu memleket bizim".

Hepimizin.

Bu topraklar da.

Şimdi açın kulaklarınızı eyyy eyyam ehli:

Bu ülkenin tarımdaki sorunu;

Ne bitkisel üretim sorunudur,

Ne hayvansal üretim sorunudur,

Ne gıda üretim sorunudur,

Ne üretim anlamında "verimlilik" sorunudur,

Ne destekleme ne finansman ne nicelik ne nitelik sorunudur.

Temel sorunumuz "ideoloji" sorunudur.

İdeoloji yani düşünce tasarımı, düşünüş biçimi, bakış açısı, yaklaşım şekli sorunudur.

Yani "zihniyet sorunudur".

Zihniyetimiz bu olduğu müddetçe hiçbir şey değişmez.

Tarım, üretim olarak bir zanaat meselesidir.

Bir ticarettir, ticari faaliyettir.

Tarım, bilgi biçimiyle bir ihtisas, akademik bir uzmanlık meselesidir.

Yetmez; çoklu disiplinli bir alandır.

Ekonomi, Sosyoloji, Sağlık, Kültür, Çevre, Uluslararası ilişkiler, Enerji, İletişim, Medya vb birçok disiplin ile doğrudan ve dolaylı bağlantılı bir alandır.

Bir disiplinden gelip, birçok disiplin ile birlikte düşünme biçimidir.

Politika üretebilme sanatıdır artık Tarım.

Dünya'yı okuyabilme biçimidir.

İşte bütün bu birikimlerden çıkan bir politika üretme; politika araçları oluşturma işidir Tarım.

 Futbol topu değildir.

Ayağına gelenin vurduğu top değildir.

Doksana takacağım derken, doksana takılmak değildir.

Söylem, slogan hatta laf-ü güzaf hiç değildir.

 Yoksa çok ağlarsınız.

Çok söylenirsiniz.

Afrika'daki araziler bile kurtarmaz sizi.

Çünkü 3-5 güne kalmaz, Ukrayna'nın arazilerine çöken oligarkları, Çok Uluslu Şirketleri (ÇUŞ), Gıda Oligopollerini burnunuzun dibinde görürsünüz.

Hatta Trakya'da, Antakya'da, GAP'ta görmediğimiz gibi.

Çok uzun oldu diye okumadığınız için teşekkür ederim.

Zaten okuyasınız diye de yazmadım.

Kendime görevimi yaptım.