Özellikle dini bayramlarımız inancımız gereği çok daha özel günlerimizdir. Dini bayramlarımızdan birisi olan Ramazan bayramına ülkemizde şeker bayramı da denilmektedir. Bu yüzden herkes Ramazan bayramını şeker tadında kutlamayı istemekte ve bunu içtenlikle temenni etmektedir. Ülkemizin  ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için yaşamını  bu uğurda feda ederek şehadet şerbeti içen kahraman şehitlerimizin acılı ve kederli anneleri için evlatları şehit düştükten sonra  Ramazan bayramı  şeker tadını kaybetmiş, acı ve buruk  bir bayram olmaya başlamıştır.

       Tam 30 Ramazan bayramıdır; bu burukluğu, bu tatsızlığı şehit annesi olan 86 yaşındaki annemiz Bedriye anneyi yakından takip edip gözlemleyerek  onun ve arkadaşları olan bir çok şehit annemizin  ruh haline tanıklık eden bir şehit ağabeyi olarak ifade ediyorum. Bunları söylerken şu soruyu da herkese yöneltiyorum; "Siz hiç  şehit evladınızın gelmeyeceğini bile bile bayramda yolunu beklediniz mi? Kaç bayram böyle bir bekleyişi pes etmeden devam ettirdiniz?" Ben yakından tanığım ve biliyorum ki şehitlerimizin anneleri bayramlarda hep aynı duygularla yaşıyor hep aynı acıyla ve kederle  hiç yorulmadan, bıkmadan  evlatlarının gelmesini bekliyorlar. Ama kimsenin geldiği yok, gelmeyeceğini de biliyorlar. Ya gelirse düşüncesiyle beklemekten  hiç vazgeçmiyorlar ta ki ömürlerinin sonuna kadar böyle bir yaşamı sürüyorlar. Böyle bir yaşam kolay bir yaşam değil. Meşakkatli bir yolda bıkmadan, usanmadan, isyan etmeden sabırla yürümeye devam ediyorlar.  

       Bıkmadan usanmadan her bayram günü evladının yolunu beklemeye devam eden  acılı ve kederli, fedakar tüm şehit annelerimizden sadece birisi de Samsunlu şehit astsubay İlhan Hamlı'nın annesi Bedriye annemizdir. Bedriye annemiz  2022 yılı itibarıyla tam 30 yıldır her Ramazan bayramında şehit evladının gelmesini bekleyen çok kıymetli bir şehit annemiz, bir koca çınarımız, bir büyüğümüz. Ne yapıyor Bedriye annemiz, tam otuz yıldır yüreğine baskı yapan büyük bir acıyla şehidinin özlemiyle yaşama tutunmaya bu yaşamda bütün kronik hastalıklarına bütün acılarına ve yorgunluklarına rağmen şehit annesi olmanın gururu ve sorumluluğu ile dik durmaya devam ediyor .Oysa ki Bedriye annemizin ne ayakta duracak, ne dedik durabilecek  takadı kalmadı. Ama her şeye rağmen bir şehit annesi olarak şehit evladının ona yüklediği sorumlulukla bunu başarmaya devam ediyor. Ramazan bayramı arifesinden başlayarak şehit evladım gelecek diye bekliyor. Gelirse evde olduğumu anlasın diye evinin penceresini soğuk havaya rağmen açık tutuyor .Duymayan kulağım duysun diye kulaklık  cihazını özellikle takıyor ki zil çalarsa kapıyı açarım diye .Bekliyor şehidimizin annesi  şehit evladım  gelirse kapıda kalmasın diye. Gelmeyecek olsa ,gelmese bile 30 yıldır bir kere bile asla gönül koymuyor. Bekliyor umudunu hiç yitirmeden şehit evladının sessizce gelip ,elinden yanaklarından öpmesini ,hasretle "annem"  diye sarılmasını .Hiç bir zaman şehit evladım gelmiyor demiyor ,geldiğini biz görmesek de belki geliyordur diye aklımdan geçirdiğim   olmuyor değil. Ama şuna tanık olmaya devam ediyorum ki  maalesef bayramlar şehit anneleri için tadı olmayan özel günler olarak hafızalarımıza kayıt  düşüyor. Tadı olmayan günler maalesef kahraman  şehitlerimizin annelerinin acılarını ,hüzünlerini  daha çok artırıyor. Bunun ne kadar acı bir gerçek olduğunu anlamak isterseniz empati yapmayı deneyin.

           Bizim çocuklarımız bütün  bayramları şeker tadında yaşasın diye evlatlarını vatanımıza  ,bayrağımıza  ,milletimize  feda edip vatan sağ olsun diyen bütün şehitlerimizin acılı ,kederli, fedakar annelerine bu vatan ve bu asil millet sonsuza kadar minnettardır. Başta cennet kokulu tüm şehitlerimizin olmak üzere, onların acılı ve   kederli çok kıymeti değerli  fedakar annelerinin önünde gönül rahatlığı ile kutladığımız dini ve ulusal bayramlarımız nedeniyle minnetle ,saygıyla binlerce kere eğilmekten  milletçe gurur duyarız.