Atakum Kent ormanı.

Sahile neredeyse yürüme mesafesinde.

Nefes alınabilecek, patikalarda yürünebilecek...

Huzurun yakalanacağı, sessiz, sedasız yerlerden.

Üzücü olan yıllar önce düşünülmüş bitirilmeyen bungalov evler harabe halde.

O kadar güzel yerde, yazık ki çok yazık.

Samsunlu eşi/dostu, çoluk çocuğuyla ağaçların altında.

Ortalık mangal kokusundan geçilmiyor.

Boğazımıza teslimiyet bitmedi/bitmeyecek.

Ama orada 'Komşuda pişer bize de düşer mi?' diye bekleyenlerde var.

Öylesine masum ve mahzunlar ki?

Bir köpek bir ailenin etrafında, diğer tarafta kedi insanların bakışlarını takip ediyor.

Yaşam alanımızın ortakları.

Can dostlarına karşı öyle hassasım ki.

O esnada sosyal medyada gözüme takılan iki video.

Yavrularıyla kendine en korunaklı camiyi görüp ibadet edenlerin arkalarında yavrularını emziren anne kedi mest etti beni. Birde imamın kışın kedileri caminin içinde korumaya almasından etkilenmiştim. (Halen bu haberi internette görebilirsiniz.)

'Nasıl olsa bir şekilde karınlarını doyururlar' diyerek görmezden geldiklerimiz.

Kedi ve köpeğin yanında denizde balık, havada kuştan sorumlu değil miyiz?

Bazen köpek saldırısı gibi münferit olaylar duysak da kendi haline olanların büyük bölümü sevgi dilenciliğinde. Geçtiğimiz gün sahilde bir köpeğin burnumun dibine gelerek yattığındaki iletişimimiz muhteşemdi.  

Olayın en dramatik yönü ise besledikleri hayvanları, çöpe atar gibi dağlara, ormanlara bırakan vicdanlar? (!) Geçtiğimiz yıllarda 'Bize yiyecek bir şeyler getirdiler' inancıyla aracıma koşarak gelen köpeklerin tablosu acı bir hatıra olarak hafızamda. Ondan sonra ıssız yerlere giderken mutlaka o hayvanlar adına tedarikli yola çıkarım.

İşte burada özveriyle koşturan hayvan severler, kendini sahipsiz hayvanlarının yaşamına vakfedenleri takdir etmemek elde değil.

Çok mu duygusalım bilmiyorum ama bu yapımdan dolayı hiç dertli değilim.

Nerede bir hayvan görsem onlara sarılmak geliyor.

Bu dünyanın ortaklarıyla yeryüzünü adilane paylaşmak zor değil.

Diyeceksiniz onlar menfaat peşinde bizden beklentileri var.
 Biz insanoğlunun birbirimizden hangi beklentimiz yok mu?

Karnımız doyduktan sonra ne kadar mutlu olabiliyoruz?

Aklımızda bin bir türlü düşünceler...

Onları bir doyurun da görün mutluluklarını.

Eğer insan iseniz doyduktan sonraki halleri ruhsal problemlerinize deva olabilir.

Kent ormanında bu duygularım depreşti.

Köye gittiğimde kapımın önü geceli gündüzlü sahipsiz kedi köpeklerle dolu.

Aldığımız nefeste onlarında hakkı var.

Buda benim kırmızıçizgim.

Bu çizgi bana huzur veriyor.