23 Nisan 1920 sadece TBMM'nin açılış tarihi değil, kurtuluş yolunda, işgale, yokluğa, yoksulluğa, karanlığa, cehalete, her türlü melanete karşı tek yürek, tek yumruk olma ruhunun doğduğu, can bulduğu, canlandığı, canlı tutulduğu, gelecek kuşaklara emanet edildiği önemli bir diriliş günüdür. 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisinin ulusta olduğunun milletçe bütün dünyaya haykırıldığı gündür.

Atatürk, 23 Nisan ruhunu milletimizin öz benliğinde canlı tutmak adına, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı ilan etmiş ve hepimizin geleceği olan çocuklarımıza armağan etmiştir. Bu çocuk bayramı, dünyadaki tek çocuk bayramıdır. Şüphesiz buradaki temel düşünce çocukların o ruhla yaşaması, o ruhu canlı tutarak aydınlık bir gelecek inşa etme yolunda katkı sunmalarını sağlaması içindır. Eğer çocuklar kendilerine emanet edilenin hepimizin aydınlık geleceği olduğu fikri ile büyür ve yetişirlerse; hiç kimse Türkiye'nin önünü kesemez, hiç kimse bu ülkeyi karanlığa götüremez. Belki de en çok bu düşünce ile Atatürk, 23 Nisan'ı çocuklara bayram olarak armağan etmiştir. Belki de bu yüzden 23 Nisan gelince neşe doluyor insan. Bu düşünceden rahatsız olanlar olabilir. Şu bir gerçek ki bu düşünce birilerini rahatsız ettiği sürece ulusal egemenlik kayıtsız şartsız sonsuza kadar milletin olacaktır. Ulusal egemenlik, milletin olduğu sürece özgürlük, eşitlik, adalet, insanca yaşama hakkı, insan olma hakkı, canlı olma hakkı herkes için hak olmaya ve anlam bulmaya devam edecektir. Çok ileri adımlar atmak için 23 Nisan ruhunu her zaman canlı tutmak ve yaşatmak lazım. Eğer bu yapılmaz, içi boşaltılmış 23 Nisan kutlamaları yapılırsa, çocuklarımıza o ruh verilemez. 23 Nisan ruhu çeşitli bahanelerle çocuklarımızdan esirgenirse her türlü tehlike kapımızı aşındırmaya, canımızı acıtmaya devam edecektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bütün vatandaşları ile birlikte bulunduğu bu sıkıntılı coğrafyada çok büyük bedeller ödemiştir ve ödemeye devam etmektedir. Türkiye'de gözü olan ülkeler çoktur. Türkiye'nin önünü kesmek isteyenler de bunlardır. Bu ülkelerin hangi ruh hali ile Türkiye üzerine oyun oynamaya devam ettiğini gözden uzak bulundurmayalım. Devam eden kindarlıkları zaman zaman açığa çıkmaktadır. Eğer Türkiye kendi öz değerlerinden taviz vermeden yoluna devam ederse, hepsi sükutu hayale uğramaya devam eder. Bunun için de geleceğimizin bir gülü olan çocuklarımıza, geleceğimiz için ne kadar önemli olduklarını, onlardan çok şeyler beklediğimizi hem evlerimizde hem de okullarımızda mutlaka anlatmalıyız.

Her çocuk ülkesinin aydınlık yüzü, aydınlık geleceğidir. Her çocuk hem ailesi hem de ülkesi için gerçekten çok kıymetlidir. Çocuklarımızın minik yüreklerindeki gelecekle ilgili heyecan dolu kıpırtıyı güçlendirecek en doğru adım 23 Nisan ruhudur. Öyle ki, o aydınlık ruhla büyüyen çocuklar geleceğimizin mutlu ve ışıklı yüzü olacaklardır. Bundan emin olalım, buna güvenelim, bundan gurur duyalım. Bunun için de tüm çocuklarımıza önemli olduklarını hissettirmek adına her 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, her şart altında mutlaka canlı tutalım. Çocuklarımız 23 Nisanları neşeyle yaşasın.

Başta çocuklarımızın olmak üzere bütün dünya çocuklarının ve hepimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun…