Samsun, zor bir süreçten
geçiyor...
Geçmişte
kuytu köşelerde
yerli işletmeler
hakkında
iftiralarda
bulunarak,
felaket tellallığı
yapanların
bugünkü
söylemleri
ne kadar
samimi bilmiyorum...
Şimdi,
okuma özürlülerin
ne anlayıp ne anlamadığını
tartışma zamanı değil!..
Gün; çıkış yolunu
hep birlikte arama
günüdür...
Dünkü yazımda, bir nebze örnekler
vererek anlatmaya çalıştım...
2008 yılındaki
ekonomik krizde
bu şehirdeki
yıkım müteahhitleri nin
tezviratları
yüzünden
birçok banka,
battı dedikoduları
yapılan
o işletmelerin
üzerine gitmişti...
Bunları yazarken de
bir yandan düşünüyorum...
Sıkıntısı mı var da
sürekli böyle yazıyor derler,
diye...
Sıkıntım var elbette...
Bu sıkıntı; o işletmelerle çalışan işçilerin
karşılaşacağı zor durumun
manevi sıkıntısıdır...
Düşmanımın bile
çoluk çocuğunun ekmeksiz kalmasını
istemem!..
Yani neredeyse bir haftadır
anlatmaya çalıştığım
mesele budur...
Benzer bir davranışı
2008 yılındaki
kriz döneminde de
yaptım...
Hiç sıkıntısı olmayanların
bile o dönemde dedikodularla
batırılmaya çalışılmasına
tepki koydum...
Hafızası yerinde
olanlar, o günleri iyi hatırlar!..
Çünkü; bu şehirde onlarca kişiye iş veren,
vergi kaydı burada olan
ve Samsun un sosyal ihtiyaçlarında
katkı ortaya koymaktan
çekinmeyen o işletmeleri, bizim olarak
gören biriyim...
Samsun, bu zor süreci de
geçecektir...
Yeter ki bu şehrin iş dünyasında
beliren sıkıntıları üzerinden
mutluluk inşa etmeye
kalkışanlara fırsat vermeyelim!..
Unutulmasın ki
akbabalar pusuda,
fırsat kolluyor!..