Bir günde 10 şehit! 31 Mart 2016 tarihi canımızı yakan ve içimizi acıtan en acı bir gün olarak hatırlanacak.Bugünün en acı listesi kime ne anlatır bilmiyorum.10 ana kuzusunu daha şehit verdik.İsimler tanıdık olmayabilir.Hepsi bizim canımız kanımız. Ama bildiğim tek şey var bu acı listede vebali olanların hala ikiyüzlülük yaptığıdır.

Şimdi her gün kaldırdığımız bu şehitler, bize çok şey soruyor.Mesela akilleri soruyorlar.Akiller şehitleri ne zaman görecek diyorlar.Çözüm süreci boyunca 63 akil insanın yaptığı açıklamalar ve görüşmeler unutuldu zannedilmesin.O entelektüel içi boş açıklamaları o görüşmeleri herkes unutsa bile şehitlerin ve yakınlarının hafızasından silmek imkansızdır.Çünkü 63 akil insanın çözüm süreci görüşmelerinde nerede nasıl durduklarını çok iyi biliyoruz.Şehitlerimiz o süreçte adeta yok sayıldı.Farz edin ki trafik kazasında kaybettiniz diyenler bile oldu.Bölücü taleplere aracılık edildi,bölücü talepler seslendirildi.Barış gelecekti,barış olacaktı,sanki şehitlerimiz kan dökmüş,yol kesmiş,özgürlükleri ortadan kaldırmıştı.Utanmasalar şehitlerimizi bile suçlu ilan edeceklerdi.Şehit yakını kimliğimle bir tek akil insanı yanımızda görmedim,durdukları yer canımızı acıtan yerdi.İnsan haklarını savunduklarını söylüyorlardı ama şehitlerimizin haklarını savunan bir akil bile görmedim.Eğer o akillerden birisi yalan söylüyorsunuz diyorsa çıksın konuşsun ama konuşamaz.Çünkü çözüm sürecini kendileri bile bilmiyordu.Elle tutulur ,gözle görülür somut bir şey sunamadılar. Yaptıkları tek şey bölücülere yaranmak oldu.O dönemde kimin nerede nasıl konuştuğunu hepimiz biliyoruz.Benim de hiç unutamadığım hiç unutmayacağım bir açıklama var ki o akillerden birisi terör örgütüyle mücadele kapsamında hayatını kaybeden şehitlerden bahsederken, '40 bin civarında can telef oldu' deme cüretini bile göstermişti.Şehitlerden bahsederken telef oldu kelimesini kullanacak kadar çizgiden çıkan bir insan nasıl bir akildi hiç anlamadık.Doğrusu yaşanan ve yaşatılan bir akıl tutulmasıydı. O akıl tutulmasının içinde gaflet mi saflık mı kandırılmışlık mı hangisi vardı,bilmiyoruz.Ama hoş olmayan ,doğru gitmeyen bir şeyler vardı.Hiç şüphe yok ki,çözüm diyenler ortaya doğru dürüst bir şey koymuyor,çözümün ne olduğunu söylemiyordu.Oysaki elinde silahı olan,yol kesip asker ,polis,sivil,kaçıran bir yapı aynı yerde duruyor, bir adım geri atmıyordu.Devletin şefkati, hukukun üstünlüğü herkes için değil miydi?Neden devlete ve hukuka teslim olmayan bölücü yapı ile pazarlık tarzında görüşmeler yapılıyordu?Hiç anlamdık,hiç onaylamadık.Kimse bunca şehidi neden verdik diye sorgulamıyordu.Barış istiyoruz diyenlerin sözde barış istediğine en çok da bu dönemde tanıklık ediyoruz.Her yerde tuzak kuran ,her yerde bomba patlatan ,her yerde hendek kazan bir yapı; acaba gerçekten barış mı, yoksa devlet anlamına gelecek adımlar atılmasını mı istiyor?

Kimse kimseyi kandırmasın, şehirlerin orta yerine bile bomba tuzaklanırken birisi çıkıp ihbar etmiyorsa,birisi çıkıp biz gördük demiyor ve o bombanın patladığı yerde 7 polisimizi şehit veriyorsak, bunda birilerinin çok vebali var…Ey akiller artık ses verin. Sadece 31 Mart 2016 günü Diyarbakır'da 7 polisimiz şehit edildi.Nasıl şehit edildiklerini hepimiz gördük.İşte o şehit polislerin isimleri ve memleketleri; Şehit başpolis memuru Alper Zor / ANKARA ,Şehit polis memuru Necdet Alıcı / MERSİN,Şehit polis memuru Fatih Mehmet Ertuğrul / OSMANİYE,Şehit polis memuru Mustafa Yiğitalp / YOZGAT,Şehit polis memuru Serkan Talan / HATAY,Şehit polis memuru Mustafa Karakaya / ERZURUM,Şehit polis memuru İlyas Kaygusuz / BURSA.Ey akiller sözde barış isteyenlerin yaptıklarını görün…