19 Ekim 2015, Boşnakların “Bilge Kralı” Aliya İzetbegoviç’in ölümünün
on ikinci yıldönümü. Bir ulusun kaderini belirleyen az sayıda liderden
birisi olan Bilge Kral’a Allah’tan sonsuz rahmetler diliyorum. Nurlar
içinde yatsın.
Aliya İzzetbegoviç’in “Konuşmalar”ından çok geç haberdar oldum. Bilge
Kral’ın herkesin, özellikle de her siyaset ve devlet adamının mutlaka
okuması ve içindeki sözlerden mutlaka ibret alması gereken konuşmalar”
kitabını daha on beş gün önce aldım ve okudum. “Benim aldığım on
yedinci baskısıydı” dersem ne kadar geç kaldığım bütün çıplaklığıyla
ortaya çıkar. O kitaptan bazı ifadeleri sizlere aktaracağım.
Dürüstlük onun için vazgeçilmez temel değerdir. Bunu şu sözlerle
anlatır: “Eğer, dürüst olan ile kabiliyetli olan arasında bir tercih
yapmak durumunda kalırsanız, dürüst olanı seçiniz. Bazılarınızın
anlayacağı gibi, kabiliyetli insanlara ihtiyacımız olmadığını ima
etmiyorum. Elbette ki, kabiliyetli olmalılar. Söylemek istediğim
şudur: Eğer bir ikilemdeyseniz ve elinizde daha az yetenekli ancak
kesin olarak dürüst bir birey varsa, dürüst olanı seçiniz hata
yapmayacaksınız.” der.
Bir başka konuşmasında da “Bir başkan, eğer dürüstse, askerleri ile
aynı yemeği yemelidir. Farklı bir şey daha yerse yanlış yapmış olur.”
Onun için kendisi de askerin yediğinden başka bir şey yemez” der.
Biz Türkler yirminci yüzyılın ilk milli mücadelesini vermiştik,
Boşnaklar ise son milli mücadelesini verdiler. Türklerin başkomutanı
zafer ordularının başında İzmir’e doğru ilerlerken ayakları altına
serilen Yunan Bayrağı nı “o bir milleti temsil eder” diyerek yerden
kaldırtmıştı. Boşnakların Bilge Kral’ı ise uğradıkları tüm zulümlere
rağmen zafer sonrasında “Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece
adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de
kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayın” deme
büyüklüğünü gösterir. Bir savaş sonrasının sözlerinden günümüz
siyasetinin alacağı çok dersler var, diye düşünüyorum” diyerek açıklar
duygu ve düşüncelerini.
Siyasetçilere öğütleri bu kadar değil, şu nasihat de onlara: “İktidara
gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın,
kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın,
güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz
iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce
milletin ve nihayet Allah’ın önünde hesap verecektir.
Bir röportajda muhabir “Sayın Cumhurbaşkanı, sizin Boşnak halkı
üzerindeki karizmanız tartışılmaz. Artık sadece bir politik parti veya
yüksek devlet organının başkanı değil Boşnak halkının sembolü ve bu
halkın tarihindeki ilk büyük siyasi önderi de oldunuz” der ve “Sizden
sonra ne olacak?” diye sorar. Cevap biraz uzundur ama giriş kısmını
olduğu gibi alacağım, çükü muhteşemdir:
“Sorunuzun içeriğinden sonra kendimi şöyle bir toparlamak zorundayım.
Her şeyden önce abarttığınızı düşünüyorum. Ben sadece hür seçimlerle
başkan seçildim ve bunun ne anlama geldiğini biliyorum. O bana
söylediklerinizde yaranma hissettim, eğer biraz daha iyi düşünürsem,
hem üzüntü hem endişe, belki de kızgınlık duymam için sebeplerim var.
Savunma için ve Boşnak halkının var olma mücadelesi için, benim o
derece önemli olduğuma ilişkin düşüncelerinize izninizle
katılamıyorum. Öyle olsaydı kötü olurdu, ama Allah’a şükür öyle değil.
Binlerce insan mücadele ediyor, onlarla birlikte olmaktan kendimi ne
derece iyi hissediyorsam, onlar da benimle kendilerini daha emin
hissediyorlar. Ancak onlar ben olmadan da savaşırlardı ve ben
gittikten sonra da mücadele ve çabayı sürdüreceklerdir.”
Son olarak şu sözlerini aktaracağım sizlere: “Yeryüzünün öğretmeni
olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım.”
Geç tanıdığım büyük insan “Bilge Kral” nurlar içinde yat.