Anlamak için dinlemek lazım...
Ama; dinler gibi yapmadan, adam gibi dinlemek...
Nice insanlar kendilerini ifade edemeden gittiler öbür dünyaya...
Sonra, övgüler döküldü arkalarından...
Kimi şiir yazdı, kimi roman...
Yeniden dönmek mümkün olsaydı mesela bu dünyaya...
Şu soruyu sormaz mıydı?..
-Beni anlamanız için ölmem mi lazımdı?.. Niye esirgediniz sevginizi?..
Ne diyebiliriz ki...
İster anneniz, ister babanız, ister kardeşiniz, ister eşiniz, isterse arkadaşınız...
Kim olursa olsun, sevginizi esirgemeyin!.. Ve sevdiğinizi söyleyin!..
Yazarı bilinmeyen bugünkü öyküyü, riyasız sevenlere ithaf ediyorum:

* * *

Daha henüz 18 yaşındaydı ama hayatının sonundaydı.
Tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir kansere yakalanmıştı.
Kahır içinde eve kapatmıştı kendini... Sokağa çıkmıyordu. Annesi, bir de kendisi. O kadardı bütün hayatı...
Bir gün fena halde sıkıldı, dayanamadı, attı kendini sokağa...
Bir yığın vitrin önünden geçti, tam bir CD satan dükkanı da geride bırakmıştı ki, bir an durdu, geri döndü, kapıdan içeri, gözüne hayal meyal takılan genç kıza bir daha baktı. Kendi yaşlarında harika bir genç kızdı tezgahtar... Hani, ilk bakışta aşk derler ya, öyle takılıp kalmıştı işte... İçeri girdi. Kız, gülümseyerek koştu ona; Size nasıl yardım edebilirim? diye.
Nasıl bir gülümsemeydi o... Hemen oracıkta sarılıp öpmek istedi kızı... Kekeledi, geveledi, sonra Evet! diyebildi. Rastgele birini işaret ederek; Evet, şu CDyi bana sarar mısınız? dedi. Kız CDyi aldı, içeri gitti, az sonra paketle geri geldi.
Genç kızdan aldı paketi, çıktı dükkandan, evine döndü.
Paketi açmadan dolabına attı... Ertesi sabah gene gitti aynı dükkana... Gene bir CD gösterdi kıza, sardırdı, aldı eve getirdi, attı paketi dolaba gene açmadan...
Günler hep alınıp, sardırılan CDlerle geçti. Kıza açılmaya bir türlü cesaret edemiyordu. Annesine açıldı sonunda... Annesi; Git konuş oğlum, ne var bunda? dedi. Ertesi sabah,bütün cesaretini topladı, erkenden dükkana gitti. Bir CD seçti.
Kız gülerek aldı CDyi, arkaya gitti paketlemeye.
Kız içerdeyken bir kağıda Sizinle bir gece çıkabilir miyiz? diye yazdı, altına telefon numarasını ekledi, notu kasanın yanına koydu gizlice. Sonra, paketini alıp
kaçtı gene dükkandan...
İki gün sonra evin telefonu çaldı... Anne açtı telefonu. Dükkandaki tezgahtar kızdı arayan. Delikanlıyı istedi, notunu yeni bulmuştu da... Anne ağlıyordu... Duymadınız mı? dedi. Dün kaybettik
oğlumu. Cenazeden birkaç gün sonra anne, oğlunun odasına girebildi sonunda. Ortalığa çekidüzen vermeliydi. Dolabı açtı, oraya atılmış bir yığın açılmamış paket gördü. Paketleri aldı, oğlunun yatağına oturdu ve bir tanesini açtı. İçinde bir CD vardı, bir de minik not: Merhaba, sizi öyle tatlı buldum ki, daha yakından tanımak istiyorum. Bir akşam birlikte çıkalım mı?
Sevgiler... Jacelyn
Anne, bir paketi daha açtı, onda da bir CD ve
bir not vardı: Siz gerçekten çok tatlı birisiniz,
hadi beni bu gece davet edin, artık.
Sevgiler... Jacelyn

* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve huzurlu günler dileğiyle