Babaannem rahmetli ümmiydi, okuma yazma bilmezdi ama tüm Anadolu kadınları gibi arifti; halk deyimlerini, atasözlerini çok sık ve yerli yerinde kullanırdı. Pişkinliğin, utanmazlığın zirve yaptığı ahvalde “ar namus tertemiz” derdi. Selahattin Demirtaş’ın iki günlük PKK kalkışmasında, katliamlarından, yakıp yıkmalarından, yağmalarından sonra “Hiçbir yerde şiddet kullanılmadı. Hopa’da da hareketlilik vardı, İstanbul’da da. Ama hiçbir yerde şiddet kullanılmadı” dediğini okuyunca, babaannem geldi aklıma; sağ olsaydı, eliyle yüzünü kapatır ve yine saniye sektirmeden “ar namus tertemiz!” derdi.

Yalan söylemekten, kameraların ve fotoğraf makinelerin objektiflerinin dolayısıyla da halkın gözü önünde cereyan eden vahşeti, vahşetten de öte, devlete ve millete karşı kalkışmayı inkardan utanıp utanmamak kişinin ahlak anlayışıyla doğru orantılıdır ve kendisini ilgilendirir. Ama bizi enayi yerine koyması yok mu; işte o zoruma gidiyor. Hoş, “açılım süreci” denilen zaman kazanma ve kitleselleşme sürecine “barış gelecek” diye destek çıkan bir hayli safımız olsa da saflık başka şeydir göz göre göre enayi yerine konmak daha başka bir şeydir. Selahattin Demirtaş’ın yaptığı işte tam da budur; bize gözümüzün içine baka baka “siz enayisiniz” demektedir.

Selahattin Demirtaş sözüm ona siyasetçi kurnazlığıyla ve büyük bir pişkinlikle gözümüzün içine baka baka ve de yüzü asla kızarmadan “hiçbir yerde şiddet kullanılmadı” dese de PKK’nın Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi(YDG-H) denilen gençlik yapılanması “Şehitlerimizin Cizre’ye geçişi esnasında birimlerimiz, Atatürk büstünü ateşe verdiler” açıklaması yapıyordu.

Ayrılıkçı terör lideri de onun dağdaki ve şehirdeki uzantılarının asıl maksatları bellidir: Tam Bağımsız Büyük Kürdistan. Bugüne kadar onlar bizi, biz kendimizi yeterince kandırdık. Hiç olmazsa bu saatten sonra bu sahtekarlığa ve bu aptallığa son verelim.

Haluk Hepkon “Bu coğrafyada yapılan her şey “Made in İsrael” olmasa da “For Made İsrael”dir der, yani “İsrail yapısı değilse bile İsrail için”dir. Büyük Kürdistan da doğrudan ve tek başına İsrail tarafı oluşturmasa da İsrail’in güvenliği için oluşturulmaktadır. Ve ne yazık ki, Musevi İsrail’in güvenliğini sağlamak görevi de Sünni Müslümanlara ihale ediliyor.

Gafletimize mi yanalım kaderimize mi hayıflanalım?