Atatürk'ün mareşal üniformalı resmi, artık TBMM'de olmayacakmış. Böyle ferman buyurmuş güvenlikten sorumlu meclis idare amiri Sayın Salim Uslu: Atatürk'ün Meclis'te yüzlerce sivil resmi varken üniformalı resminin oraya konması doğru değil. Esas sorun Meclis'te üniformayı temsil eden mekanizmaların ortadan kaldırılmasıydı. O resim kışlada olur, hiçbir şekilde Meclis'te olmaz.'

O Meclis ve o resmin sahibi yani Gazi Meclis ve Gazi Meclis'in kurucusu, banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, her şeyden ve herkesten fazla birarada olmayı hak eden iki kavram, iki varlık ve bizim bu topraklarda hür ve bağımsız varlığımızın iki büyük amili. Gazi Meclis'te Gazi'nin fotoğrafı olmayacak da kimin olacak?

O Meclis'i kuran Mustafa Kemal, Mustafa Kemal'e gazilik ve mareşallik unvanını veren de o Meclis'tir. Şimdi siz Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu Meclis'ten o Meclis'in Gazi Mustafa Kemal'e verdiği mareşallik üniformasıyla çizilmiş resmini kaldıracaksınız ve bunu da millete demokrasi diye sunacaksınız, daha doğrusu yutturacaksınız, öyle mi? Söyleyin Allah aşkına, siz, herkesi kör, alemi aptal mı sanıyorsunuz?

O Meclis, milletin meclisidir ama o meclisi kuranlar, en azından kurulmasına öncülük yapanlar askerlerdir. Samsun'dan Havza'ya, Havza'dan Amasya'ya giden yolcular askerdir. 'Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehdit altındadır. Milleti içine düştüğü bu durumdan yine milletin azmi, iradesi kurtaracaktır' diyen Amasya Tamimini yazan ve imzalayanlar da askerdir.

Erzurum'da, Sivas'ta, Balıkesir'de, Antep'te, Urfa'da, bu güzel vatanın hemen her köşesinde siviller de vardır ama askerlerle beraberdir. Askerler de her yerde sivillerle beraberdir. Birdirler, bütündürler, bir ve beraber bir millettirler. Yahya Kemal Beyatlı'nın ifadesiyle 'ordu millettirler.'

Birlik ve beraberliğin kutsal mekanı o Gazi Meclis'in mensupları bir lidere sadakatin ödülü olarak uçaklarda keyif sürerek değil, bir davaya imanın gereği olarak kimisi payitahttaki İngiliz ajanlardan, kimisi Malta'daki İngiliz esir kamplarından, kimisi de vatanın yollarını kesmiş harami ve ihanet çetelerinin tuttuğu boğazlardan, sarp yamaçlardan, kah kağnı arabasının kah atın üstünde çoğu zaman da gündüz saklanıp gece yayan yapıldak yürüyerek geldiler o Meclis'e. Teneke sobaların cılız ateşinde direndiler Ankara kışına ve yedi düvele. Karanlık geceleri gaz lambalarının titrek ışıklarında çevirdiler bağımsızlığın aydınlığına. Ceylan derisi koltuklarda değil, okullardan getirilmiş tahta sıralarda yoğurdular bugün bizi biz yapan 'milli egemenliğimizin ve tam bağımsızlığımızın' harcını.

O Meclis var ya o Meclis, hem milletin hem de kendisinin bağımsızlık ve egemenliğine alabildiğine titiz, alabildiğine tavizsiz ve toz kondurmaz o Meclis, Mustafa Kemal'e sadece 'gazilik unvanı ve mareşallik rütbesini' vermedi, kendi uhdesinde bulunan kanun yapma ve idari emir verme yetkisini de verdi, Başkomutanlık Kanunu ile. Hem de beş kere uzatarak. Sakarya böyle kazanıldı, Dumlupınar böyle kazanıldı, kısacası bağımsızlık böyle kazanıldı.

Şimdi birileri, Gazi Mustafa Kemal'in o mareşal üniformalı resmini ona o unvanı veren Gazi Meclis'ten kaldırıyor. Kaldırsanız ne kaldırmasanız ne? O resmi yeniden eski yerine assanız ne asmasanız ne? O bir şey kaybetmez, siz kaybedersiniz. O yirminci yüz tarihinin yirmi beş yılına damgasını vurmuş, O, yirminci yüz yılın ilk milli kalkışmasının destanını yazmış, O, Şarkın ve Afrika'nın tüm mazlum milletlerine örnek olmuş, Cumhuriyetin iki mareşalinden biri ve birincisidir. O Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Ona bu iki unvanı ve bu anlamlı soyadı şimdilerde birilerinin duvarlarından fotoğraflarını indirmeye, adını silmeye çalıştığı o Meclis vermiştir. Siz fotoğrafını assanız ne asmasanız ne?

NOT: Tüm Samsun halkının, büyük Türk dünyasının ve İslam aleminin mübarek bayramını kutluyorum.