Çevremizde olup bitenlere baktığımızda, dünyada ister ekonomik isterse de kültürel olsun büyük bir hareket alanı oluşturma çabası var.
Her hareket, diğer bir hareketi ya daraltıyor ya da genişletiyor. Belli bir alanda mücadele devam ettiği için ister istemez bir taraf büyürken
diğer taraf küçülmek zorunda kalıyor. Ülkelerin ekonomik güçleri belli. Milli gelirleri çok yüksek memleketler var.Tabii ki topyekün çalışmakla
ekonomik pasta büyüyor. Refah seviyesi yükseliyor.
El gücüyle ekonomiye katkı yapan toplumlar, kafa gücüyle çalışan, eğitim seviyesi yükselmiş toplumların refah seviyelerini yakalamaları
çok güçtür. Aslında ülkeler birbirine muhtaçtır. Ekonominin girdilerinden olarak petrole sahip olan ülkelerin ekonomik pastadan göreceli olarak pay
almalarına rağmen belirli bir eğitim seviyesine ulaşamadıkları, millet olarak teşkilatlaşamadıkları için yerinde sayıyorlar. Tarihten gelen birçok
sorun var. Yapay devletler oluşturulmuş. Bu sorunları çözmek hiç de kolay değil. Deprem sadece coğrafyanın bir gerçeği değil. Sosyal hadiselerde de
deprem oluyor. Çevremizdeki komşularımızda meydana gelen iç kargaşalıklar, bizim de ülke olarak huzurumuzu bozuyor.
Tarihin bize yüklediği bir misyon var. Fakat bizdeki milli şuur, milletleşemeyen, devlet teşkilatlarını tam olarak kuramamış toplumların
hali perişan. Her zaman oralarda deprem oluyor; toplum kökten sarsılıyor. Biz de bundan etkileniyoruz. Ülke olarak yapacağımız şeyler sınırlı. Jeopolitik
güç ekonomik, stratejik ve askeri güçle bir bütünlük arzediyor. Eğitimde, kültürde, ekonomide gösterdiğimiz çabalar bizi mutlu kılmaya yetmiyor. Çünkü
etrafımızda ateş çemberi var. Biz ne yaparsak yapalım, bize ateşten serinlik vermeye çalışıyorlar. Ateşten hiç serinlik gelir mi? Ekonomisiyle, tarihin
derinliklerinden gelen misyonuyla; devlet aklıyla gücümüzü hareket alanına dönüştürüp etki sahamızı sağlamlaştırmak zorundayız. Etrafımızdaki kırılgan
noktalar, bizi zayıf düşürüyor. Çünkü ekonomik menfaatlerimiz zarar görüyor. Çözüm ne peki?
Biz ne kadar güçlüysek kültürümüzün ve hareket alanı oluşturduğumuz coğrafyaların yüzü gülüyor. Dünya barışına katkı yapmak: Bunun yolu ekonomik ve
askeri güç olmaktan geçiyor.
Türk milleti, tarihi misyonuyla ve aklıyla barışa ve kardeşliğe her zaman olduğu gibi katkı yapmaya devam edecektir.