Güneydoğu'da bir ölüm kalım savaşı veriyoruz. Suriyeli sığınmacı sorunu, geleceğimize büyük bir tehdit oluşturuyor. Ekonomide 'orta gelir tuzağını' bir türlü aşamıyoruz ve bu tuzaktan sıyrılma umudumuz, her geçen gün biraz daha azalıyor. Genç ve diplomalı işsiz sayımız hızla artıyor. Ve komşularla sıfır sorun söylemiyle uygulamaya konulup da sorunsuz komşu bırakmayan derinliksiz dış politika, giderek daha fazla sorun üretiyor.

Daha da uzatabiliriz sorunlar listesini ama gerek yok. Bu kadarı bile aklımızı başımıza almamız, kısır çekişmeleri, parti çıkarlarını önceleyen kavgaları süratle bir kenara bırakıp 'milli bir politika' etrafında milletçe kenetlenmemizi gerektirirken, biz yeni ve anlamsız tartışma konuları yaratıyor bilmem kaçıncı kez kutuplaşıyoruz. Son gereksiz tartışma konumuz 'TBMM'nin açılması mı Kut-ül Amare mi, Mustafa Kemal Atatürk mü Sakallı Nurettin Paşa mı?'

Gençler için kısa bir bilgi, Kut-ül Amare, bizim Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale'den sonra kazandığımız ilk zaferdir. Ama bir Çanakkale, bir başka ifade ile kader belirleyen bir zafer değildir. Türk tarihindeki onlarca, yüzlerce, belki de binlerce zaferden biridir. Sakallı Nurettin Paşa (ki o sırada henüz paşa değildir, albaydır) Kut-ül Amare'yi kuşatan orduların başındadır ama İngilizleri 13 general, 481 subay ve 13.300 askeriyle teslim alan komutan Halil Kut Paşa'dır. Çünkü Sakallı Nurettin Paşa, verdiği bir yanlış ricat emrinden dolayı çok önce görevden alınmış yerine Halil Paşa atanmıştır. Halil Paşa, Enver Paşa'nın amcasıdır ve kazandığı zafere izafeten Kut soyadını almıştır.

Sakallı Nurettin Paşa'nın asıl hizmetleri Milli Mücadele'de görülür. Karadeniz'deki Pontus emellerini boğan ve Sivas'ın Kangal İlçesi'nden başlayıp Tunceli'ye uzanan Koçgiri isyanını Topal Osman Ağa kuvvetleriyle beraberce bastıran Merkez Ordu'sunun komutanı da, İzmir'e ilk giren ve Yunanlıları denize döken Birinci Ordu'nun komutanı da odur. Yunan askerlerini İzmir'e ayak bastıklarında kutsayan Metropolit Hrisostomos'un linç edilmesinde de mütareke dönemi İstanbul hükümetelerinin Milli Mücadele karşıtı bakanı Ali Kemal'in linç edilmesinde de onun dahli olduğu öne sürülür.

Sakallı Nurettin Paşa, Milli Mücadele'nin yiğit komutanlarından birisidir ama unutulmasın ki o savaşın başkomutanı da onu o görevlere atayan da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. İki silah arkadaşının daha sonra siyasette yollarının ayrılması ve hatta karşı karşıya gelmeleri, ne birinin ne de diğerinin o destansı savaştaki hizmet ve himmetlerini inkar hakkını kimseye vermez. İkisi de bizimdir ve ikisi de yiğittir.

Bir şey daha, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması ile Kut-ül Amare aynı haftaya denk düşmez. Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan'da açılmış, Kut-ül Amare zaferi 29 Nisan'da kazanılmıştır. Bir hafta birini ardından gelen öbür haftada da diğerini pek ala kutlayabilir ve aynı milletin mensupları olarak her iki zaferin gururunu da birlikte paylaşabiliriz. Bütünleşmek yerine ayrışmayı tercih ediş, ne büyük hata, hatta hatadan da öte ne büyük bir gaflet…