Bu sorunun iki cevabı vardır:

Başlığımızda sorduğumuz sorunun bir cevabını siyasetçiler ve Diyanet vermiştir. Diğer cevabı da İslam vermiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, ' bizim hiç kimsenin(Suriye'nin) toprağında gözümüz yoktur' diyerek siyaseten cevap vermiştir. Ayrıca siyasete bağlı olan Diyanet de bu konuda hutbe okutarak ,' hiç kimsenin toprağında gözümüz olmadığını' deklere etmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın konjonktürel olarak böyle konuşmasını anladık ama, Diyanet'in böyle bir hutbe okutmasını hiç mi hiç anlamadık.

Tarihe ve dine bu kadar yabancı bir hutbeyi nasıl yazar ve okutur? Cami mimberleri hamaset yerleri midir? Yada günübirlik politik takviye mekanları mıdır?

Bu soruya bir de Müslüman olarak cevap aramalıyız. Aksi halde ömürlerini cihatla geçirmiş, kanını, canını ve malını fetihlere vakfetmiş ecdadımızı töhmet altına bırakmış oluruz. Yani onlar fetihlerini başkalarının topraklarında gözü oldukları için mi yapmışlardır? (Haşa) onlar başkalarının topraklarını yağmacı mı idiler?

O zaman cihat ve şehitlik kavramının bir anlamı olmaz.

İslam alimleri yeryüzü coğrafyasını başlıca, 'Darul-İslam ve Darul-Harb' olmak üzere ikiye ayırırlar.

Darul- İslam, İslami hükümlerin uygulandığı ve Müslümanların güvence içinde yaşadıkları yerlerdir.

Darul- Harb ise, İslami hükümlerin uygulanmadığı ve Müslümanların güvencede olmadığı yerlerdir. Bunun alt versiyonları olmakla birlikte hemen hemen hepsi aynı kapıya çıkar.

Bu tespit Hanefilere göredir. Hanefilere göre bir İslam beldesi gayrimüslimlerin işgali yada dindarların dinden çıkıp yönetimi ele geçirmeleri ile yine Darul- Harb olur.

Şafiilere göre ise bir belde Darul- İslam olmuşsa, o belde işgal edilmiş olsa bile yine Darul- İslam olmaktan çıkmaz.

Bu tespitlerimizden sonra Müslüman'ın hedefini sorgulamamız gerekmektedir.

Bunun için de Müslüman'ın Kur'an ve Hadislere göre vizyon ve misyonunu araştırmamız gerekecektir. Aksi halde, referansları İslam olmayan bir siyasetçi anlayışı dinileştirerek tarihten de koparmış oluruz. Siyasetçiler bazen konjonktürel hareket etmek zorunda kalabilirler. Bizim görevimiz bu işin aslını bilmektir.

Müslüman'ın her alanda yegane referansı İslam olmalıdır.

Gelecek yazıda devam umuduyla selam ve dua ile…[email protected]