İnfaz,yargılama sonucu suçlunun cezasını yerine getirme anlamına gelir.Bir de 'yargısız infaz' vardır ki,suçlu olduğuna inanılan kişinin anında cezalandırılmasıdır.

Can Dündar ve Erdem Gül, AYM'nin 'yaptıkları gazetecilik,düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeli,tutuksuz yargılanmalılar…'dediği için hapisten çıkmıştı.Ancak , mahkemenin kararına hem en üst makamlardan yöneltilen 'tanımıyorum!'tepkisi hem de'en ağır şekilde yargılanmalılar' telkininin etkisiyle olacak ki yargılanıp 'devletin gizli kalması gereken sırlarını ifşa etmekten' ceza aldılar.Karar için ara verildiği esnada ise adliye bahçesinde'yargısız infaz' yapılmak istendi.

Öte yandan Türkiye'nin dış politikasını;danışman,bakan ve başbakan olarak diğer bir deyişle 'devletin gizli sırlarını' nın mimarlığını yıllardır yürüten Davutoğlu'nun işine son verildi.Her ne kadar yetkileri daraltılmış,'düşük profilli' bir başbakan yeterli görüldüğü için böyle bir tercih yapıldığı söylense de dış politikadaki başarısızlıkların da bu tasarrufta önemli ölçüde etkisi olduğu yadsınamaz.

Son haftada birbirinden bağımsız gibi görünen;fakat,tamamen ilşkili olduğuna inandığım bu iki olay,bana 'Serçe ile Kedi'nin dostluğunu anımsattı:

Bir kediyle bir serçe,birarada büyümüşler kardeşçe.İçtikleri su ayrı gitmezmiş.

Gerçi kedi ara sıraserçeye sinirlenirmiş ama,barış içinde yaşayıp gidiyorlarmış yine de.

Derken bir başka serçe görmeye gelmiş bizimkileri.Bakmış filozof bir kedicıvıl cıvıl da bir serçe; dost oluvermiş ikisiyle.Ama bir gün iki serçe kavgaya tutuşunca taraf tutmak zorunda kalmış kedi:Yoo demiş ,öyle yağma yok!Kedilik adına çıkıp ortayagirmiş iki kuş arasındaki kavgaya.Bir pençede yakalayıp yemiş yabancı serçeyi.

Bir de ne görsün, serçe eti tatlı mı tatlı!

Dayanamam doğrusu demiş;ötekini de yemiş!..