Bakmayın siz hikaye dediğime aslında bir destandır söz konusu olan. 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'dan yola çıkan bir avuç inanmış ve kararlı insanın Amasya, Erzincan, Erzurum, Sivas, Kayseri ve Kırşehir üzerinden her menzilde yeni katılımlarla giderek büyüyen ve bir yürek ve bir millet olarak Ankara'ya varışının destanıdır o kutlu yolculuk. Ankara'dan da İzmir'e girişin nal sesleriyle bestelenmiş marşıdır aynı zamanda.

Yol çetindir ama gaye kutsalsa ve yol arkadaşları sağlamsa yürünmeyecek yol, ulaşılmayacak menzil yoktur. Ne İngilizlerin kışkırtması ne Damat Ferit Hükümeti'nin tertipleri ne de yola atılan pusular yıldıracaktır yolcuları. Dava büyük, dava kutsal ve dava asla öksüz, asla garip değil kendi yurdunda. Davanın sahibi aynı zamanda yurdun sahibi olan millet. Yolculara düşen millete ulaşmak, yolculara düşen davayı millete sunmak ve milletle bütünleşmek.

Alev alev Anadolu'nun dört bir yanı, her bir yanda bir ayrı bağımsızlık meşalesi yanıyor. Kars ve Oltu'da İslam Şuraları toplanmış ve işgale başkaldırmış. Cihangiroğlu İbrahim Bey Kars-Kafkas İslam Şurası'nın başında bağımsızlık ilan etmiş dünyaya meydan okuyor. Hacim Muhittin Çarıklı ve Ahmet Vehbi Bolak Balıkesir'de kongre topluyor. Denizli halkı Müftü Ahmet Hulusi Efendi'nin önderliğinde Denizli Hükümet-i Muvakkatesi'(Denizli Geçici Hükümeti)ni kurmuş. Ve Hasan Tahsin İzmir'de, Yarbay Ali Çetinkaya Ayvalık'ta Yunan'a ilk kurşunu sıkmış.

Yolcuya yol ne kadar gerekliyse yola da yolu yordamı bilen ve de hedefi olan yolcu o kadar gerekli. Yol bozuk, yol uzun, yol iniş çıkış, yol tuzaklarla dolu ama yolcular kavi, yolcular samimi, yolcular imanlı, yolcular kararlı. Yolcular cephelerden geliyor, yolcular Trablusgarp(Libya)da, Balkanlar'da, Çanakkale'de, Filistin'de ölümle sınanmış. Yolculara ölüm ne ki? Yolcular can değil millet derdinde.

Amasya, Erzurum ve Sivas, yolculuğun akıl ve içtima durakları. Çayların dere, derelerin ırmak olduğu toplanma havzaları. 19 Mayıs'ta Samsun'da başlayan yolculuğun aktarma istasyonları. Tamimler, kongreler ve beyannameler. Hepsinde aynı ortak vurgu 'vatanın bölünmez bütünlüğünü ve milletin birliği' ve 'hakimiyet-i milliye ve istiklal-i tam.' Günümüz Türkçesiyle 'milli egemenlik ve tam bağımsızlık.' Bir de o muhteşem parola: 'YA İSTİKLA YA ÖLÜM…'

19 Mayıs 1919'da Samsun'dan yola çıkan Mustafa Kemal'in askerleri milletiyle birlikte emsalsiz bir zafere imza atarak, 9 Eylül 1922'de işgal kuvvetlerini İzmir'de denize döktüler. Ve bize bizim kendi vatanımızda giydirilmek istenen kefeni yırtıp attılar. Geçen bin yılda nasıl bu topraklarda olduysak gelecek bin yıllarda da bu topraklarda olacağımızı bütün dünyaya ilan ettiler.

O yolun yolcularından Allah razı olsun. Hepsi nurlar içinde yatsın.