Aşağıdaki yazıyı tam bir yıl önce yazmışım. Bir yıl önce Mehmet 'bir karanlık, bir kirli ihanetin' ve 'akıl almaz gafletin' palazlandırdığı ihanetin elindeki Türk toprağı Cizre'ye kanlı çatışmaların ardından giriyor ve Türk Bayrağı'nı asıyordu. 'CİZRE'NİN ASLANLARINA' diye başlık attığım o yazı tam bir yıl sonra 'EL- BAB'IN ASLANLARINA' başlığı altında bir kere daha yayınlıyorum. Biliyor ve inanıyorum ki o aslanlar o ihanet yuvasını da dağıtacaklar. Siz lütfen bu yazıda Cizre yerine El- Bab adını koyarak okuyunuz bu yazıyı.

'EL BAB'IN ASLANLARINA

Sen, ak saçlı ananın ak sakallı babanın umudu… Sen o karakaşlı kara gözlü genç kızın göz açıp gördüğü, gönül verip sevdiği… Sen, evin orta direği, asırlardır sönmeyen ocağı… Sen halaylarla, horonlarla uğurlanıp zafer türküleriyle karşılanan genç adam...

Senin ecdadını Çanakkale'de gören Akif 'Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i.../Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi./ Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?/ 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın' diye tebcil ediyordu. Merhum Akif, seni, bir kahpe ihanete karşı yürüyen, 'vatan topraklarını bir kere daha vatan yapmak için' destan üstüne destan yazan ve yeri geldiğinde 'bir gül bahçesine girercesine kara toprağın bağrına giren' seni görseydi kim bilir ne yazar, tarihe kim bilir hangi destanı not düşerdi?

Bu satırları televizyonun karşısında ve gözyaşları içinde yazıyorum. Şırnak'ta biten operasyonun ardından kente Türk bayraklarının asılmasını izlerken ağlıyorum. Hem ihanetin hem gafletin dehşetine hem de senin destanının ihtişamına ağlıyorum.

Şükürler olsun ki sen varsın delikanlım, aslanım, kardeşim, iyi ki sen varsın. Tüm aptallıkları, tüm gafletleri ve tüm ihanetleri iman dolu göğsünde söndüren sen var olduğun için biz bin yıldır bu topraklarda hür ve bağımsız yaşıyoruz. Ve sen var oldukça biz bu topraklarda binlerce yıl daha hür ve bağımsız olarak yaşayacağımızı biliyoruz.

Sen hep var ol aslanım, sen hep var ol civanım…

Şimdi zamanı değil gafleti konuşmanın ve yargılamanın. O da olacak ama şimdi değil. Şimdi senin o kutsal mücadelenin etrafında kenetlenme zamanı. Şimdi sana dua, şimdi Cenabı Hakk'a şükran zamanı.

Daha çok işin var aslanım, çok işin var. Sur da bitecek, Gabar da düşecek, Kandil de teslim olacak. Yeter ki ayağına pranga vurmasınlar, yeter ki elini, kolunu tutmasınlar. Ve yeter ki, senin bir dağdan bir dağa düşen gölgene siyasetin ve ihanetin lekesini düşürmesinler.

Bu millet büyük, bu devlet güçlü. İkisinin de kökü derinlerde, ta milattan öncesine gider ve zaferleri dünyanın dört bir yanında hala söylenir. Kimi yerlerde gururla kimi yerlerde saygıyla kimi yerlerde ise korkuyla; ama hep söylenir. Ve dünya durdukça hep söylenecek. Kah mehterin kah bandoların zafer marşlarıyla…

Sen, aslanım, şahbazım, koç yiğidim, iyi ki sen varsın… Bahtın ve yolun açık olsun… Sen var olduğun sürece bize zeval yok.'