Takımın kötü gidişinden biz de nasibimizi alıyoruz...
Sosyal medyada 'bu sezon 1 kez bile maça gitmeyen taraftarlar' bizi eleştiriyor...
Onlara da hak veriyorum, toplu halde kandırıldığımız bir sezonu yaşarken, suçlu arıyorlar...
Ama inanın o suçlu biz değiliz.
En büyük eleştiriyi aldığımız konu 'Samsunspor yönetimini eleştirmediğimiz' yönünde...
Her zaman istikrardan bahseden Başkan Erkurt Tutu ve yönetiminin 3 yıllık çalışma süresinde 6 teknik adam değiştirdiğini, eleştirel bir haberle ilk yazan biziz...
Son iki transfer döneminde yapılan yabancı transferlerin fiyasko olduğunu ilk yazan biziz...
Sezon öncesi tüm iplerin Alpay Özalan'a verildiğini ve genç hocanın uğruna Coşkun Zeren'in istifasına neden olunmasını ilk yazan biziz...
Personelin maaş alamadığını ilk yazan biziz...
Bilet fiyatlarının yüksek olduğunu yazan biziz...

Bilmiyorum eleştiri denilince aklınıza ne geliyor?
Öyle sizlerin sosyal medyadan yarı argo, yarı küfürlü yaptığınız yorumlar gibi mi eleştiri yapalım?
Öncelikle şunu bilmeliyiz o yarı argo yarı küfürlü yorumlar eleştiri değil terbiyesizliktir...
Bizim de öyle eleştiriler yapmamızı istiyorsanız, çok beklersiniz...
Kusura bakmayın, bizde o ayaklar yok...
Neyse onu yazıyoruz, yönetimin hatalarını da doğrularını da insani bir dille yazıyoruz.
Ne 'büyük başkan çok yaşa' diyoruz ne de yönetimi küçültüyoruz...
Sonuçta ortada bir eleştiri olacaksa, eleştirilen kurum Samsunspor'dur ve bir ağırlığı vardır.
Bizim çizgimiz belli, eleştirimiz de dozunda olacak ki birileri bunlardan ders çıkarsın.
Yoksa kulüpteki her olumsuzluğu yönetime bağlayıp her fırsatta yönetimi eleştirirsek, bizi dinleyen de kalmaz...
Alpay Özalan yanlış oyuncu değiştirmiş yönetim suçlu,
Alpay Hocayla basın tartışmış yönetim suçlu,
Angan sakatlanmış yönetim suçlu,
Samaras formsuz yönetim suçlu,
takım berabere kalmış yönetim suçlu,
Engin İpekoğlu maç kazanamıyormuş yönetim suçlu,
yönetim suçlu da suçlu...
Böyle olmaz, hangi eleştiriyi kime yapacağımızı bilmeliyiz.
Yönetimin suçlu olduğu konular var elbette...
Sürekli borç bahane ediliyor, 200 bin Avro verip oyuncu alınabiliyor ama 230-240 verilse 2 gömlek iyisi gelecek alınmıyor.
Tüm ipler hocalara bırakılıyor.
Sorunlara çözüm üretmek yerine, susmak tercih ediliyor.
Her şey gizlenmeye çalışılıyor ama içlerindeki haberci yöneticiler bilgileri dışarıya yarım yamalak servis ediyor, bu kez de bilgi kirliliği oluyor.
Personel maaşları bir türlü rayına oturtulamadı.
Dediğim gibi bunları da yeri geldiğinde yazdık, eleştirdik...
Ortada bir başarısızlık varsa, herkes şapkasını önüne koyacak.
Bunun içinde taraftar da var.
İç saha maçlarını 3 bin kişiye oynuyoruz.
Sosyal medyaya baksan binlerce taraftarımız var ama tribünde kimse yok...
Yok bilet pahalı, yok stat uzak, yok şehir dışındayım, yot tramvay, yok otobüs sürekli mazeretler...
Sen takımına sahip çıkmazsan, kimse sahip çıkmaz...
Şimdi birlik olma ve derdini en insanı cümlelerle anlatma zamanı...
Sen küfür edip argo konuştukça kimse seni dinlemeyecektir...