Doğa yürüyüşüne davet edildik.
Yürüyelim istedik.
Gerçi bize göre değildi ama niyetlendik bir kere.
Olmadı.
Güvenemedik kendimize o tepelere tırmanmaya.
Çocukluğumuzdan 5 yıl öncesine kadar sıkça gittiğimiz Çam Gölü’nde dolaşmayı yeğledik.
Aman Allahım gitmez olaydık.
Çam Gölü meğer savaştan çıkmış hale getirilmiş.
İşin garip yanı, fark eden de yok.
Olmaz böyle şey.
O güzelim Çam Gölü Tesisleri’ni o hale düşman dahi getirmez.
Milli servet yok edilmiş.
Yakakent Belediye Başkanı Hüseyin Kıyma’ya sormadan edemedim:
Hani bunun sahibi, diye.
Milli Emlak Müdürlüğü kiraya vermiş.
İşletmeci işletememiş.
Mahkemelik olmuşlar.
Sonrasında o tesisler o hale getirilmiş.
Getirenler ne araştırılmış ne de sorulmuş.
Mahkeme sonucu bekleniyormuş.
El insaf yahu.
Hepimizin malı bu hale nasıl getirilir?
Korumak-kollamak görevini üstlenenler nerede?
Hadi onlar ihmalkar.
Ya onları denetleyen yok mu?
Bizim kadar Yakakent Belediye Başkanı Hüseyin Kıyma da bu görüntüden rahatsız.
Belediyeye devrini istemiş.
Oranın turizme kazandırılmasını hedefliyor.
Verilip-verilmeyeceği belli değil.
Bekleyip göreceğiz.
Son zamanlarda Samsun’un geleceğinin turizmde olduğu safsataları hayli yaygınlaştı.
İyi de Samsun turizminde önemli rol oynaması bence kaçınılmaz olan Çam Gölü’nün getirildiği durum fark edilemiyor mu?
Yeni tesisler yapılması için mi orası katledildi?
Yok et mantığı mı?
Yok etmek becerilmiş.
Ya yapmak!
Şüphelerim var.
Bugün tamam dense yıllar gerekli.
Yıkmadaki hızlılığın yapmada gösterilmesi zor.
Her neyse; biz gittik-gördük katledilişi.
Temennimiz, yetkililerin bakmakla geçiştirmemeleri.
Bizim gibi görmeleri.
Bilmem anlatabildim mi?