Karadeniz'e Kıyısı Olan Kent Tiyatroları Birliği Dernek Başkanı ve Düşevi Oyuncuları Genel Sanat Yönetmeni Cem Kaynar:

-'Şimdi de bir tiyatro bildirisini arz edeceğim.' dedi.

Elindeki metni okumaya başladı.

'Evim dik bir yamaçtaydı. Sabahları oradan aşağı iner, akşamları sevdiklerime kavuşabilmenin mutluluğunu bir an önce yaşamak için, o dik yokuşu bir çırpıda çıkıverirdim.

Bir akşamüstü eve dönerken, sokaktaki mağazaların vitrinlerinden birinde bir afiş gözüme ilişti. 'GÜLÜNÇ HAYATLAR – İKİ PERDELİK DRAM' Gülmeye başladım. –Gülünç Hayatlar- nasıl dram olabilirdi? Ve yıllar sonra ilk defa o yokuşu tırmanmadan 'gülünç' merakımın adresine gitmeye karar verdim.

Gişede: 'Biletler buradan temin edilir. Tam 5 TL., Öğrenci 3 TL.' yazıyordu.

Bir adet aldım.

Tiyatro salonunun kapısında genç bir kız:

'Hoş geldiniz beyefendi.' dedi.

ANLADIM TİYATRO KİBARDI...

Sonra koltuğu gösterdiler.

ANLADIM TİYATRO ÖZELDİ...

Belli ki salon benim gibi meraklılarla doluydu. Işıklar söndü. Perde açıldı. Karşımda görkemli bir ev belirdi. Sonra oyuncular çıktı. Konuşmaya başladılar. Acayip bir yerdi burası! Oyuncularla seyirciler göz göze bakıyor, birbirlerinin nefesini alıyorlardı.

ANLADIM TİYATRO PAYLAŞMAKTI...

Oyun oynandıkça fark ettim ki bunlar bizi tanıyordu… Sevinçlerimizi, acılarımızı, korkularımızı ve sevdalarımızı, ezilmişliğimizi ve sömürülüşümüzü anlatıyorlardı.

ANLADIM TİYATRO YAŞAMDI…

Sonra birden ışıklar yandı. On dakika araymış! Demek ki yoruldular. Halbuki futbolcular gibi koşturmamışlardı da. Adını sonradan öğrendiğim fuayede hararetimi gidermek için kola aldım.

ANLADIM TİYATRO COCO COLADAN UCUZDU…

Oyun bitti. Oyuncular selam vermeye başladılar. Bir alkış tufanı koptu. O an oyuncuların gözlerindeki ışığı gördüm.

ANLADIM TİYATRO ALKIŞTI…

O günden sonra, defalarca yokuşumu tırmanmadan bir sevgiliye gider gibi tiyatroya gittim. ANLADIM TİYATRO AŞKTI…

Şimdilerde insanoğlunun en etkili sanat yaratımı olan tiyatrodan, maalesef halkımızı uzak tutmaya çalışıyorlar. Verdikleri göstermelik desteğin altından bir köstek çıkıyor! Aba altından sopa gösteriyorlar!Salon yapıyorlar, oynatmıyorlar! Özgürsünüz diyorlar, söyletmiyorlar! Sanatın sadece iktidara değil, yanlış yapılan her şeye karşı çıktığını algılamak istemiyorlar! Özgür insan, düşünen beyinler yerine, itaat eden köleleştirilmiş yığınlar istiyorlar.

Bırakın tiyatro, doğru bildiği her şeyi özgürce anlatsın; göstersin, bombaların yüreklerine girsin. Çocuklara ulaşmamızı engellemeyin ki güzel ve ışıl ışıl bir dünyanın hayallerini kurdurabilelim. Paylaşmayı, kardeşliği, dostluğu, sevgiyi ve aşkı gösterebilelim. 27 Mart'larda şakacıktan yanımızda olup,sonra da tiyatroları kapatmaya çalışmayın. Biz birilerinin değil, herkesin sanatçısıyız... Gelin beraber üretip, beraber paylaşalım... Milyonlarca göze ve yüreğe kimsenin gücü yetmez...

BİR ÖLÜMLÜNÜN,ÖLÜMSÜZLÜĞÜ BULMASIDIR TİYATRO…

Cemal ŞENKAL

Tiyatro Amisos Genel Sanat Yönetmeni.'

***

Bendeniz için sürpriz olan bu içtenlik dolu bildirgeyi,hep beraber alkışladık…

Zira Cemal Şenkal'ı iyi tanırdım.Öğrencimdi. Arkadaşımdı…İki kaşının ortasından öptüğüm sanatçılardandı… Kendi tiyatrosu olan AMİSOS'u kurmuş ve 18 yıldır Türkiyemizde Tiyatro Oyunları sahneliyordu… Şimdi tiyatro turnesi nedeniyle aramızda yoktu.

***

Bildiğiniz gibi 'Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisini'2016 yılı için Anatoly Vesiliev yazmıştı.Ülkemizde ise 'Ulusal Bildiri'yi Zeliha Berksoy hazırlamıştı.

Samsun'da ise Cemal Şenkal'in yazdığını Cem Kaynar'dan böylece dinlemiş oldum.

Dünya Tiyatro Günü'nde kendilerini kutluyorum.

Tiyatro sanatına emeği geçen herkese, başarılar dileyerek ayakta alkışlıyorum.