Cennet ve cehennemi
bu dünyada yaşıyor
insan...
Çirkinlikler içinde bir yaşamda, daima sıkıntı ve bela vardır.
Hayat böyleleri için
cehenneme dönüşür...
Allah yolunda
samimi bir biçimde
yürüyenler ise huzurlu ve mutlu insanlardır.
Elbette onlar da
sıkıntılar yaşar...
Bilirler ki bu da bir sınavdır...
Böyle insanlara
hayat cennet tir...
Yani, tercih bizimdir...
Bugünkü anonim öyküyü
hayatlarını
iyiliğe
ve güzelliklere
adayanlara ithaf ediyorum...

* * *


Yaşlı bir derviş, yol kenarında oturmuş, gözleri kapalı bir halde derinden derine tefekkür ediyordu.
O sırada yoldan geçen bir savaşçının sert ve küstah sesiyle tefekkürü kesildi: Yaşlı adam! Bana cennet ve cehennemi öğret!

Derviş, başlangıçta o savaşçıyı duymamış gibi yaptı ve hiçbir cevap vermedi. Fakat sonra yavaş yavaş gözlerini açtı. Dudaklarının kenarlarında küçük bir gülümsemenin izleri belirdi. Ancak, savaşçı orada hâlâ sabırsızlıkla bekliyordu ve belli ki her geçen saniye sabırsızlığı öfkeye dönüşüyordu.

Demek cennet ve cehennemin sırlarını öğrenmek istiyorsun, öyle mi? dedi yaşlı derviş. Sen ki böyle hırpanisin. Sen ki, ellerin ve ayakların kir içinde. Saçları darmadağın, nefesi kokan ve kılıcı paslanmış sen, demek bana cennet ve cehennemi soruyorsun?

Bu sözleri duyan
savaşçı kendisini kaybedip dervişe ağzına gelen bütün kötü sözleri söyledi ve kılıcını çektiği gibi yaşlı adamın kafasına doğru kaldırdı. Yüzü öfkeden kıpkırmızıydı, boynundaki damarlar kabarmıştı. Kılıcıyla dervişin başını, omuzlarından ayıracaktı.

İşte, bu cehennem! dedi derviş usulca, tam savaşçı kılıcını indirirken. Saniyeler içinde savaşçının kılıcı kavrayan elleri, havada dondu adeta. Bütün benliğini, kendisine bir ders vermek için hayatını tehlikeye atan bu şefkatli adama karşı hayret, huşu ve sevgi kapladı. Kılıcını yana indirdi ve gözleri şükran gözyaşlarıyla doldu.

Ve bu da dedi yaşlı derviş, Cennet.

* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...