Hain PKK terör örgütü mensupları, 18 Nisan1992'de aralarında astsubay kardeşimin de bulunduğu 4 astsubayı sivil ve silahsız oldukları halde Iğdır kırsalı Pamuk Geçidi mevkiinde otomobille seyir halinde iken yol kesme eyleminde astsubay olduklarının anlaşılması üzerine hunharca şehit ettiler. Bu acı olay tam 4 ailenin ocağına ateş düşürdü.

Ateşin düştüğü yer sadece şehitlerin aileleri ve memleketleri değildi. Ateş, aynı zamanda 14 Mekanize Tugay Komutanlığı'na hatta TSK'ya düşmüştü. Öyle ki bu hain saldırı Kars Garnizonu'nda görev yapan bütün askeri personeli isyan ettirmiş, tepki seli sokaklara kadar inmişti. Olayın hafta sonu tatilinde yaşanması, bu tepkileri daha da artırmıştı. Çünkü bu hain olayın hafife alınacak hiçbir yanı yoktu. Sivil ve silahsız 4 astsubay hunharca katledilmişlerdi.

Cenazeler şehitlerin memleketlerine askeri kargo uçağı ile gönderildi. İlhan astsubayın cenazesi de Samsun'a getirildi, Samsun'da 21 Nisan 1992 günü Büyük Cami'de kılınan cenaze namazından sonra askeri törenle Asri Mezarlık şehitliğinde vatan toprağına emanet edildi. Cenaze töreni sırasında cenazeye katılanlar aileye taziye verdi. Vali, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı sivil ve askeri erkan cenazedeydi. Resmi görevliler, cenazeden sonra şehidin babaevine hiç uğramadı. Bu süreçte şehidin ailesine taziye için birçok telgraf geldi.O telgraflardan 3 tanesi Ankara'dan geldi.Birinci telgraf dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'den,ikinci telgraf Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'ten üçüncü telgraf ise Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhittin Fisunoğlu'ndan geldi.Hiçbir taziye mesajı şehit acısını dindiremezdi.Ama devlet büyüklerinin şehit ailelerinin acısını paylaşması, son derece önemli bir davranıştır.Ne yazık ki bizim şehit ailesi olarak yaşadığımız o acılı süreçte bu işlere çok da dikkat edilmiyordu.Ama dönemin Cumhurbaşkanı'nın böyle bir dikkatsizliği olabilir miydi.Ne acıdır ki o zamanki Cumhurbaşkanımız Turgut Özal ailemize taziye mesajı göndermedi.Tabiki mesajı gönderecek olan bizzat Cumhurbaşkanı Özal değil emrindekilerdi ama bize ulaşan bir tek mesajı olmadı.Biz de zaten çok aldırış etmedik bizim acımız bize fazlasıyla yetiyordu.Dönemin Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal'dan ailemize taziye mesajı gönderilmiş olsaydı şehidimiz geri gelmeyecekti. Biz aile olarak bir kağıt parçasıyla da olsa yanımızda olduklarını bildirdikleri için belki biraz teselli bulacaktık. Aradan 25 yıl gibi uzun bir süre geçtiği halde o üç telgrafı, orijinal hali ile hala saklıyoruz... Yıldırım damgalı şehidin babasına gönderilen Başbakan Süleyman Demirel'in telgrafını paylaşıyorum:

'Sayın Ahmet Hamlı, Oğlunuz Sayın İlhan Hamlı'nın hain bir saldırı sonucu hayatını kaybettiğini üzüntüyle öğrendim. Şiddet ve terörle masum insanları öldürerek bir şeyler elde etmeye çalışan bu gözü dönmüş caniler amaçlarına asla ulaşamayacaklardır. Olayda hayatını kaybeden oğlunuza Allah'tan rahmet diler taziyelerimi sunarım .Süleyman Demirel Başbakan' Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in Ankara'da duyduğu bu hain olayı dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın duymaması mümkün olabilir mi?Dönemin Cumhurbaşkanı Özal şehidimiz için neden taziye göndermedi? Bu soruyu 25 yıldır aile içinde soruyoruz.Bu olay sıradan ve önemsiz bir haber olarak mı değerlendirildi bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki merhum Özal'ın PKK terörüne bakışı çok da ciddiye alan bir bakış değildi. PKK ilk saldırısını 17 Ağustos 1984'te Eruh'ta ve Şemdinli'de yapmıştı.Özal da o tarihte başbakandı yaptığı açıklama ise 'Üç, beş çapulcunun marifeti!' şeklinde olmuştu.Özal'ın üç beş çapulcu dediği PKK'lı teröristler onun Cumhurbaşkanlığı döneminde kardeşimle birlikte 4 astsubayı şehit etmişlerdi.O tarihte cep telefonu,internet ,face gibi şeyler yoktu ama telgraf ve sabit telefon vardı.Biz şehit ailesi olarak bir telgraf olsun beklemiştik ne yazık ki o telgraf hiç gelmedi.

Şimdi ise en başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan bizzat aileyi telefonla arayıp anında taziye veriyor. Şehitlerimiz geri gelmiyor ama en azından devletimiz ve devlet büyüklerimiz en zor anlarda aileye yanınızdayız mesajını en doğru şekilde veriyor.Bu durumu elbette şehitlerimizin aileleri olarak takdirle karşılıyoruz.Kimse küçümsemesin bu taziye işi az şey değil.Keşke 18 Nisan 1992'de Cumhurbaşkanlığı makamını temsil eden merhum Turgut Özal'da aynen dönemin Başbakanı Süleyman Demirel gibi şehit evine bir taziye telgrafı gönderseydi şimdi (25 yıldır) dönemin Cumhurbaşkanı Özal şehidimiz için neden taziye göndermedi? Sorusuna takılıp kalmazdık...