n

n
n Yağmur bastırmış...
n
n Bardaktan boşalırcasına...
n
n Yolda yürüyen bir adamın imdadına...
n
n Şemsiyeli bir başka adam yetişmiş...
n
n Onu da şemsiyesinin altına almış.
n
n ***
n
n Bir süre gittikten sonra şemsiyeli adam seslenmiş:
n
n Ne kadar çok yağdı bu yağmur...
n
n Seni şemsiyemin altına almasaydım...
n
n Böyle azıcık azıcık değil...
n
n Sudan çıkmış sıçan gibi olurdun!
n
n Diğer adam mahcup mahcup teşekkür etmiş.
n
n ***
n
n Biraz daha gitmişler...
n
n Şemsiyeli adam yine konuşmuş:
n
n Seni şemsiyenin altına almasaydım...
n
n Hasta olacak kadar ıslanırdın...
n
n Çok yağıyor çok!
n
n Diğeri yine teşekkür etmiş!
n
n ***
n
n Bir süre daha yürümüşler yağmurun altında...
n
n Şemsiyeli adam konuşmuş:
n
n İyi ki almışım seni şemsiyemin altına...
n
n Yoksa öyle ıslanırdın ki...
n
n Hasta olup ölebilirdin!
n
n Diğeri dayanamamış...
n
n Çıkmış şemsiyenin altından...
n
n Önündeki su birikintisine atmış kendini...
n
n Sonra dönüp şemsiyeli adama:
n
n Bundan da daha kötü olmazdım ya deyivermiş!
n
n ***
n
n Görüşmeler, uyuşmalar...
n
n Açılımlar, Nato şemsiyesi...
n
n İttifaklar, ABD ile eşgüdümler...
n
n Yumuşak yumuşak ilişkiler!
n
n Ve her gün gelen şehitler...
n
n Ülkeyi yönetenlerin artık, şemsiyenin altından çıkıp...
n
n Ne olacaksa olsun! diyerek...
n
n Bataklığı ne kadar derine giderse gitsin...
n
n Ne kadar acı verecek olursa olsun...
n
n Kökünden halletmesinin vakti geldi de geçiyor!
n
n ***
n
n Yani Türkiye...
n
n İşbirliği adı altında işgüzarlık yapanların...
n
n Terörde açık ya da gizli parmağı olanların...
n
n Şemsiyesini kaldırıp...
n
n Son kez...
n
n Sırılsıklam olacağını hesap ederek...
n
n Noktayı koymalı!
n
n Ölünecekse ölünmeli...
n
n Ama böyle değil!
n