Bir adam, bir taraftan tarihi çarpıtıyor öbür taraftan da çarpıttığı tarihi devlete pazarlıyor. Milletin tarihi milletin parasıyla tersine çevriliyor. Ve kimse o adama dur demiyor, ondan mı çekiniyorlar yoksa himayesine girdiği makamın hatırını mı sayıyorlar, bilemiyorum. Millet sustukça o daha da saldırganlaşıyor. Bir taraftan tarihe, öbür taraftan da kah özel idarenin kah belediyenin kaynaklarına saldırıyor.

Bugüne kadar kimse o tarih katiline dur dememiş. Adettir bizde “şerrine lanet” deyip geçip gitmek ya da “bana değmeyen yılan bin yaşasın” diye beladan sıyrılmak. Bir de “böyle gelmiş böyle gider” deyişimiz vardır suskunluğumuza maske yaptığımız.

Bugüne kadar böyle gelmiş olabilir ama bilinmeli ki artık böyle gitmez, gitmeyecek. Bu kent bizim, bu tarih bizim ve birisinin yalan ve yanlışlarını finanse eden bütçe de bizim, bu kentin, bu devletin. Birileri bu kentin ve bu milletin yakın tarihini bugüne kadar kendince çarpıtmış ve kamunun kaynaklarını har vurup harman savurmuş olabilir ama artık olmayacak, olamayacak.

Hakikat çıplak gezmeyi severmiş ve yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış. Bu batmakta olan güneş son güzün güneşidir ve kış kapıdadır. Gecenin karanlığı ile kışın ayazına bakalım nasıl ve kadar dayanacak tarihimizin bu pişkin katili? Ve bakalım düne kadar yalan ve yanlışları ortaya konmadığı, toplum karşısında yüzüne vurulmadığı için her aklına eseni ve her duyduğunu tarihi hakikat diye öne süren bu tarih tüccarının yalanları ve yanlışları ortaya saçıldıktan sonra makam ve mevki sahipleri hala ona itibar etmeye devam edecekler mi?

Biz bu kentte yaşıyoruz ve biz bu kenti de bu milleti de seviyoruz. Ve mesleğimiz ne olursa olsun, eğitimimiz ne olursa olsun bu milletin değerlerini ve bu milletin tarihini hiçbir ucuz pazarlamacıya feda etmeyecek kadar iyi biliyoruz ve yürekten seviyoruz. Sevdamız hiçbir yalana ve yanlışa geçit vermez. Ve bizim sevdamızın ateşine kar da dayanmaz tarihin üstünen geçinenle de.

O tarih bir şanlı tarihtir, Milli Mücadele’nin tarihidir. O Milli Mücadele ki sadece Batı Türklüğüne istiklal ve hürriyetini vermekle kalmamış Asya’nın ve Afrika’nın mazlum Müslümanlarına da ilham kaynağı olmuştur. O tarih yalana ve yanlışa kurban ve paraya tahvil edilemez; ettirmeyiz.

Yakındır mumun sönmesi ve yakındır her bir yalanın, her bir yanlışın sahibinin suratına tokat gibi inmesi. Yakındır hem de çok yakın. Bu bizim bu kente ve bu halka karşı borcumuzdur.