Güneydoğu, Suriye'den beter.

Göç eden edene.

Canını kurtarmak için kaçışıyorlar.

Her gün şehit veriyoruz.

Kahrediyoruz.

Önlem alamayanlara da ister istemez sitem ediyoruz.

Haksız mıyız?

Şüphesiz haklıyız.

Bizleri asıl üzen önlem alması gerekenlerin söylemleri.

Bir türlü önlem alamadıkları gibi sürekli meydan okuyup duruyorlar.

Gazımızı almaya çalışıyorlar.

Enayi yerine koymak istercesine.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'Diz çökecekler' dedi.

İstemeyen namerttir.

Diz çöktürmek söylemlerle olmuyor.

Bu söylemler ters de tepiyor.

Birbiri ardına günahsızları şehit veriyoruz.

Bu terör bu safhaya nasıl geldi?

Nerede hatalar yapıldı?

İçinden çıkmanın planları bir yapılabilse.

Üstesinden gelinecek.

Gel gör ki, bu ortamı yaratanlar çözüm üretme becerisinden hayli uzak.

Şaşkınlık içinde ne yapabileceklerini bilemez durumda.

Olan ülkemize.

Günahsızlarımıza oluyor.

Dünkü gazetelerde manşetti:

Üç parti ilk kez acıda buluştu.

Buluştu da ne oldu?

Formül mü buldular?

Terörün önüne mi geçtiler?

Şehitlere mi son verdiler?

Sokaktaki vatandaşla konuşuyoruz.

Herkesin dilinde iktidara ve muhalefet partilerine olan güvensizlik.

Onlarla çözüm bulunamayacağı.

Durum böyle olunca 12 Eylül'ü anımsadım.

Darbe deyip bugün yerden yere vuranlar hiç düşündü mü nasıl anında teröre son verebildiklerini?

Güvenliğimiz mi güç yitirdi?

Doğru kabul edelim.

Askerimize-polisimize darbe yapan yapı kimden gücünü almıştı?

O gücü veren aslında gücünü yitirdiğini fark edebilip engel olabilseydi bu günleri yaşamaz.

Her gün şehit vermezdik.

Haberiniz ola.