Gazetecilere doğru kanallardan
bilgi akışı sağlanmadığı
zaman eksik duyumlarla
üretilen şehir efsaneleri
haberin yerini alır...
Canik te söylenen
sözün katmerlisi, bir dakika içinde
Saathane Meydanı na,
ardından da Atakum a ulaşır...
Bir 5 olur,pire de deve...
Bunu önlemenin
yolu, doğru bilgiden geçer...
Bir saptırma söz konusu olduğunda da
kamuoyu,yalanla gerçeği
ayırt eder...
Hatta, olayda mağdur edilen
kişi de bu saptırma karşısında
rahatlıkla hukuk önünde hakkını arayabilir...
Yazmadım deyip,işin içinden sıyrılmak kolay değildir...
Ancak, şehir efsanelerianonimdir. Ne yazanı ne de söyleyeni
bellidir...
Gazetecilere birçok ihbar mektupları gelir...
Bu mektupların içinden bazen belgeler
çıkar. Kimi zaman bu belgeler, bilgisayar ortamında
üretilmiş, düzmecedir. Gazeteci,
iddiayı araştırıp yazmaya karar verdiğinde
savunma hakkını da tanır...
Her şey açık ve nettir...
Mesela, polisin gözaltına aldığı
şüpheli tutuklansa dahi
bu kişinin adı açık yazılmadığı
gibi fotoğrafı da flulaştırılır...
Aksi bir davranışta zaten
ilgili Cumhuriyet Savcısı
gereğini yapar, yapıyor da...
Basına doğru bilgi vermemek,
olayın muhataplarınışehir efsanelerinin
acımasız çarklarında ezmektir...
Yalanın panzehiri doğrudur...
Gazeteciler doğru bilgiye ulaşamadığında,
fısıltı gazetelerinin yalan makinaları
devreye girer...
Bilmem anlatabildim mi?..