Askerinin ayağında çorabı, sırtında urbası, kıçında donu yok. Halkı yorgun, yoksul; ülkesi harap, ülkesi işgal altında. Bacalar tütmüyor, ocaklar sönmüş. Hemen her evden bir erkek uzak serhatlerde kalmış. Dul kadınlar, yetim bebeler ve kamburu çıkmış nineler, dedeler, bağırlarına taş basmış, acıyı bal eylemiş analar, babalar. Ve bir avuç inanmış insan yokluklar içinde var olmak ve var etmek uğraşında.

Yokluk diz boyu ama yılmak, ertelemek hele dönmek hiç yok. Çıkılan yol yürünecek ve tarihten silinmek istenen devlet, mutlaka ve mutlaka yeniden ve yepyeni olarak kurulacak. Değil mi ki, yola çıkarken 'para yok' diyenlere 'bulunur', 'silah yok' diyenlere 'tedarik edilir' ve 'asker yok' diyenlere 'derlenir' denildi. Ve değil mi ki, o asker sağdan soldan, kuzeyden güneyden, doğudan batıdan birer birer o şanlı bayrağın altına gelmeye başladı, öyleyse yokluk dert değil, yokluk aşılır.

Adına 'ulusal yükümlülükler' denilen 10 Emir vardır o muhteşem zafere giden yolda yayınlanan. Ben yokluğu ve yoksulluğu ama imanın ne anlama geldiğini de ondan güzel anlatan hiçbir metin okumadım bugüne kadar dersem abartmış olmam. Ne yazık ki o milletin sanatçıları o milletin askerlerinin cephelerde yazdığı destanı anlamaktan ve anlatmaktan aciz kaldı. Ben o 10 Emrin sadece iki ve üç numaralı olanlarını aktaracağım sizlere o günleri anlatmak amacıyla. Fazlasıyla yeter milli hissi olanlara.

'İki numaralı emir: Şehirler, kasabalar ve köylerdeki her ev birer kat çamaşır(kilot ve fanila veya benzeri iç giyimi), birer çift çorap ve birer çift çarık hazırlayarak belirli süre içinde komisyona(Ulusal Yükümlülükler Komisyonları-O.K) teslim edecektir. Ordu ihtiyacında kullanılacak bu giyeceklerin, mahalli özellikler göz önünde tutularak hazırlanmasına dikkat edilecektir.

Üç numaralı emir: Tüccar ve halk, elinde bulunan çamaşırlık bez, Amerikan, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi yapımına yarayan her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kösele, taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, mamul ve yarı mamul çarık, fotin, demir kundura çivisi, tel çivi, kundura ve saraç ipliği, nal, nal yapımında kullanılan demir, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolon, kaşağı, gebre, semer ve urganların % 40'ı Ulusal Yükümlülükler komisyonlarına teslim edilecektir. Teslim edilen malların bedelleri daha sonra devlet tarafından ödenecektir.'

Atının nalı, askerinin donu olmayan bu ordu hem yokluğun, yoksulluğun belini kırdı hem de şairin ifadesiyle düşmanı göğsünden itti ve kurtarılmış bir vatanda bağımsız bir devlet kurdu. Bu ordu, Türk ordusuydu ve bu emri yayınlayan başkumandan da Mustafa Kemal Atatürk'tü. Sakarya Meydan Savaşı'na hazırlanırken yazıldı ve yayınlandı. O savaş o yokluklarla ama tarihin bir örneğini bir daha görmediği ve göremeyeceği bu büyük imanla kazanıldı.

Bir Türk olarak, Milli Mücadele'yle ne kadar övünsek az. Tüm kahramanları nurlar içinde yatsın.