Arkadaşım, ama son günlerde zaman zaman 'bu adam benim dostum mu
düşmanım mı?' diye kendime sormadan edemiyorum. Bu kentte oturuyor
fakat her yeri merak ediyor ve işin ilginci her yerden de haber
alıyor. Hem de oldukça ilginç haberler, ilk ağızdan ve de hep doğru
çıkan. Bir internet kurdu; hangi gazetede kim ne yazmış ya da hangi
blokta hangi ilginç yazı var, hepsini izler. Belli televizyon
programlarının usanmaz takipçisidir. Bir kanalda bir tartışmayı
izlerken, bir başka kanaldaki tartışma programını da sonra izlemek
üzere mutlaka kayda alır. Ve her gün en az üç defa dört defa 'şunu
okudun mu şundan haberin var mı?' diye telefon açar.
'Ne var bunda?' diyenleriniz olacaktır mutlaka; daha ne olsun? Bundan
daha büyük işkence, bundan daha büyük bir eza ve bundan daha büyük
kötülük olur mu dosta? Hele de bu devirde. Ben kendi bildiklerimin
yükünü taşıyamazken; bir de o yük üstüne yük vurmaz mı her sabah, her
öğlen, her akşam!
Okumamak, öğrenmemek ve düşünmemek, sadece kulaktan kulağa fısıldanan
sloganlarla yetinmek; mutluluğun sırrı bu olsa gerek. Çoğu insanda
görüyorum habersiz yaşamanın nasıl büyük bir mutluluk vesilesi
olduğunu. Bilginin hayallere köstek vurması da söz konusu değil
okumayınca, öğrenmeyince. Osmanlı hayranıyız oldubitti ama Osmanlıyı
bilmeyiz. Hep kazandıklarıyla övünürüz de iki buçuk asırda
kazandıklarını yine iki buçuk asırda niye ve nasıl kaybettiğini hiç
merak etmeyiz. Merak etsek, Osmanlı'nın son asrına baksak Cumhuriyetin
son çeyrek asrını daha iyi göreceğiz, anlayacağız. Gördükçe, anladıkça
da uykumuz kaçacak; gafletin ve ihmalin çoğu zaman ihanete denk
sonuçlarının bir koca imparatorluğu hem de öyle böyle uyduruk bir
büyüklük değil, muhteşem bir cihan imparatorluğunu nasıl kurda kuşa
yem ettiğini göreceğiz.
Balkanlar'ı hangi dost ve düşman devletlerin ortak planlarıyla ve hangi
gafletlerle kaybettiğimizi şöyle bir üstten göz gezdirerek öğrenmek
bile Güneydoğu'da olanların hangi gafletler ve hangi yanlış hesaplarla
nereye nasıl savrulacağını görüp anlamak için yeter de artar bile.
Ortadoğu üzerine hayal kuranların bırakın bir büyük coğrafya ve
tarihi, tarih ve coğrafya olarak hemen yakınımızdaki Zeytindağı'ndan
bile haberleri olmadığını görmek ne hazin.
'Haydin beş on kişilik bir mehter ekibi kuralım ve onun ardı sıra
yürüyerek Osmanlı olalım' sevdasına saygı duyarım ama o sevdanın
akşamdan sabaha gerçekleşeceğini sanmaktaki bilgisizliğe ve Osmanlı'ya
saygısızlığa yanarım. Osmanlı olmak öyle kolay mı? Bir asır gerekti
Osmanlı'nın Söğüt'ten yola çıkıp İstanbul'un kapılarına dayanmasına.
Ve 154 yılda ancak söküldü o köhne surların dişleri çelik pençelerin
kerpetenleriyle. Yarım asır fark vardır Boğaz'dan gelecek Haçlı
donanmasını durdurmak için yapılan iki hisar arasında. Anadolu'dakini
Yıldırım Beyazıt yaptı Avrupa yakasındakini de oğlunun torunu Sultan
İkinci Mehmet.
Ne güzel büyük düşünmek, hele de büyük mü büyük hayaller kurmak. Ama
gerçeklerden kaçmadan, gerçeklere sırt dönmeden ve gerçeğin
terazisinde en yakını bile tartmaktan asla korkmadan. Vatanın bölünmez
bütünlüğü, milletin birliği, devletin bekası tehdit altında ve tehlike
her geçen gün biraz daha büyüyor ve biraz daha yakınlaşıyor. Ülkenin
belli bir bölgesinde haftalardır süren başkaldırı ve bastırma harekatı
son fırsat: Ya şimdi bastıracağız bunu ya da şimdi. Başka yolumuz yok.
Geri dönüş intihar olur. İhanetin bölgeye tamamen el koyması,
içeride korkuyla vatandaşı, dışarıda da
bir taraftan devletlerle girişilen pazarlıklar diğer taraftan da algı
operasyonlarıyla dünya kamuoyunu tamamen yanına alır. Uluslararası bir konuma
yükselmesi kaçınılmaz olur.
Ben korkuyorum; bazı köşelerde yazılanların satır aralarında 'sanki
alandaki çatışma devletin tam hakimiyetiyle sonuçlanmadan -adına ister
müzakere deyiniz ister mütareke- yeni bir masanın kurulması yolunda
ipuçları görüyorum.
Benim zaman zaman 'dost mu düşman mı? diye kendi kendime sormama sebep
olan o arkadaşım da korkuyor. Korkuyor ve bana ikide bir 'korkmak
iyidir; insanı tedbir almaya zorlar' diyor. Ah ne olur, benim sevgili
milletim de korksa biraz. Halkım bölünmekten korksa, ihanet çeteleri de
bölmeye kalkışmaktan korkar.