n

n

n Dünkü gazetelerimizde “Başbakan’a sel raporu’ haberini görmüşsünüzdür.AK Parti Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir rapor düzenleyip sunmuş ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile MKYK üyelerini bilgilendirmiş.Raporda neler bulunduğunu sayın Demir “Samsun’da yaşanan sel afeti sonrası il merkezi ve ilçelerde yapmış olduğum incelemelerde tespit ettiğim hususlar ve yapılması zaruret arz eden eylem planı üzerine hazırladığım raporu sundum” diyerek açıkladı.Raporu alan Başbakan Erdoğan “Oradaki kardeşlerimizin yaralarını sarıyoruz, sarmaya devam edeceğiz” diyerek, rapor öncesi gereken emrin verildiğini, dolayısıyla verilen raporun kıymet-i harbiyesi bulunmadığını benim anladığım kadarıyla ifade etmiş.Başbakan’ın bu sözü ilgili birimlerin sayın Demir’den çok çok önce gereğini yaparak bilgilendirdiğini, gerekenin de yapıldığını apaçık ortaya koyuyor.

n

n Ortaya koyarken de Cemal Yılmaz Demir’e adeta ‘Günaydın’ mesajı verilmiş, anlayabildiyse.14 kişiyi yitirdiğimiz sel, anında gerekli önlemleri zaruret kılmıştır.İlgili birimler anında olup-bitenleri, ne gibi önlemler alınması zorunlu olanları ilgili bakanlıklarla birlikte o günlerde değerlendirdi.Değerlendirmemiş olsalardı, o günlerdeki açıklamalar zaten yapılamazdı.İlgili bakanlarımız seli Bakanlar Kurulu toplantılarında da ele alıp Başbakan Erdoğan’ı bilgilendirmişlerdi.

n

n Hatta rapor da sunmuşlardı.

n

n Cemal Yılmaz Demir’in sunduğu rapor gelişmelerin yürürlüğe konulduğu bir dönemde bir şey ifade ettiğini söyleyebilmek de mümkün değil.Peki sayın Demir neden böyle bir rapor düzenleme gereksinimi duydu?Bir milletvekili olarak seçim bölgesinde olup bitenleri rapor halinde sunmak ve çözüm bulmaya katkı sağlamak görevi ama anında olursa.Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği bir dönemde sayın Demir’in raporu ‘Dostlar alış-verişte görsün’ örneğinden öte gitmez.

n

n Yanılıyor muyum, ne dersiniz?

n

n THK’dan Samsun’a bakım merkezi…

n

n Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Osman Yıldırım Samsun’daydı.Gelişiyle yüreklere su serpti.Kararlı gelen sayın Yıldırım’ın arzuladığı şansa fırsat verir miyiz bilemem ama kaçırılmaması gerektiği üzerinde ısrarcı olunmasının şart olduğunu belirtmekte yarar görüyorum.

n

n Ne diyor sayın Yıldırım?

n

n “Samsun Türkiye Cumhuriyeti tarihi için çok önemli bir şehir. Samsun’un havacılık merkezi olmasını istiyorum. Samsun’un Havacılık Yüksek Okulu’na ihtiyacı var. Bu arada Samsun bakım merkezi haline getirilmeli.”

n

n Samsun’da havacılık potansiyeli var.

n

n Havacılığa gönül verenler de.

n

n Özellikle 1988’de kurulan Samsun Havacılık Kulübü ve üyeleri bu yönde hayli aşama kaydetti ama hep engellerle hızları kesildi.

n

n Uluslar arası havaalanımızın yapılmasıyla eski hava alanımızın üniversiteye devri için çırpınıp duran, özellikle siyasilerin kapısını aşındıran arkadaşlarımızın mücadelesine tanığım.

n

n Hazır bir hava alanı vardı.

n

n Sadece pistinin değeri 50 milyon dolardı.

n

n AK Parti iktidarı katletti.

n

n En büyük vebal de Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ta.

n

n Zira anlatılanları hiç dikkate almadı ve Araştırma Hastanesi için o güzelim hava alanını yok ettirdi.

n

n Halbuki hastane için Samsun’da çok yer vardı.

n

n Çok bildiklerini sananlar, çok yanılacaklarını düşünmeden geri kalan yeri de TOKİ’ye tahsis ettiler.

n

n Sonuç 50 milyon dolarlık pist yok edildi.

n

n Samsun’un havacılık merkezi olabilmesi için en önemli potansiyel katledildi.Şimdi THK devreye girdi. Hem yüksek okul, hem de bakım merkezi için ‘hazırız’ diyor.O halde bu fırsata yazık etmeyelim.Özellikle sayın Bakan Suat Kılıç, geçmişin o büyük hatasını bir nebze olsun telafi etmek istiyorsa gerekli katkı için kolları sıvamalıdır.Aksi takdirde vebal altında kalacaktır.Bu böyle biline.

n

n Kavun-karpuz tarlada kaldı…

n

n Zaman zaman bir tarım ülkesi olmamıza rağmen plansız-programsız üretim sonucu uğradığımız veya uğrayacağımız kayıpları bu köşeden dile getirmeye çalışıyorum.Her seferinde de özellikle Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri’ni suçluyor ve ne iş yaptıklarını soruyorum.Ben sorduğumla, onlar da sessizliği ile kalıyor.

n

n Devlet memuru mantığı her zaman ağır basıyor.

n

n Sonuçta binbir güçlükle üretilen ürünlerimiz tarlada kalıyor.Tıpkı bu yıl olduğu gibi.Kısa bir süre önce Çarşamba Ovası’nda fasulye üreticileri değerine satamadıkları fasulyeyi tarlada bırakmıştı.Sorduğumuzda üreticinin cevabı “Bir işçi 40 liraya çalışıyor. Günde 70 kilo toplar. 300 liraya güçlükle alıcı bulunan fasulyeyi toplayıp satarsak kaybımız 19 lira oluyor. Tarlada bırakırsak karlı çıkıyoruz” olmuştu.Şimdi Bafra’da kavun, karpuz ve domates üreticileri şaşkına dönmüş durumda.Tarladaki ürünü toplamıyor ‘zararın neresinden dönersek kardır’ düşüncesiyle.

n

n Haklı da.

n

n Peki haksız kim?

n

n Bence haksız olan üreticimizi yönlendiremeyen, üreticimize hiçbir katkı sağlayamayan üretici kuruluşları.Türkiye’de üreticimizin planlı-programlı üretim yapabilecek hale getirilebilmesi hem üreticimiz, hem tüketicimiz, hem de ülkemize kazanç sağlar.Peki neden yapılmıyor veya yapılamıyor?

n

n Onu da sessiz kalan üretici kuruluşlarına sormak gerek.

n

n Ne dersiniz?

n

n Gülümse:

n

n
n Teravihi Unuttu
n
n İki kafadar Ramazan’da kadı kıyafetine girerek köy köy dolaşmaya ve birkaç basit soru sorup cevap veremeyen köylüleri falakaya yatırıp para kazanmaya başlamışlar.Kadı Efendinin bu durumdan haberi olunca, bunları yakalatmış ve:-Bu sabah namazının, bu öğle namazının, bu ikindi namazının, bu akşam namazının, bu yatsı namazının, diyerek kırk sopa attırıp bıraktırmış.İki kafadar köyden uzaklaşınca birisi:-Tabanlarım sızlıyor, şurada oturup dinlenelim, deyince diğeri:

n

n -Yürü yürü! Dinlenmenin sırası mı şimdi? Kadı Efendi teravihi unuttu. Hatırlarsa vay halimize!

n

n Aforizma:

n

n Çok ziyaret usandırır, az ziyaret dostluğa zarar verir.

n

n Hz. Ömer

n

n Tarihte Bugün:

n

n 3 Ağustos 1869 : Büyük Samsun yangınında 125 bin metrekarelik alan birinci derecede etkilendi.

n