'Duvarların Arkasına Bakmak' başlıklı dünkü yazımı 'Tamam, duvarların önyüzü de bizim ve de önemli, temizleyelim, güzelleştirelim, bu kente yakışır hale getirelim. Ama o duvarların arkasındaki kent gerçeğini de görelim ve duvarların önünün davarların arkasındaki eğitim ve üretimle doğrudan ilişkili olduğunu hiç ama hiç unutmayalım' diyerek bitirmiştim.

Duvarların önündeki Samsun, özellikle de Bafra istikametindeki Samsun ve hele de Atakum ve Atakent sahillerinin Samsun'u gerçekten güzel. Adnan Menderes Bulvarı son derece şık yeme içme mekanlarıyla dolu ve cıvıl cıvıl. Yüzüncü Yıl Bulvarı'nın üst taraflarını gezmeyen ve görmeyen her yabancının ve hatta Samsun'da yaşamasına rağmen varoşların içlerine girmemiş her Samsunlunun da gururla bahsedeceği bir çağdaş dünya.

Duvarların önündeki Samsun'la gurur duyalım fakat duvarların arkasına da bakalım. Duvarların önündeki tüm gelişmelere ve güzelliklere rağmen duvarların arkasındaki Samsun'da birçok alanda alarm zilleri çalıyor. Samsun'un birkaç istisna dışında neredeyse tüm göstergeleri ülke ortalamasının oldukça altında ve her geçen gün de geriye gidiyor.

Kültür bağlamındaki rakamlar oldukça ilginç. 2002'de 2 olan tiyatro salonumuz 2015'te 9'a, yine 2002'de 465 olan koltuk sayımız da 2015'te 2 bin 827'ye yükselmiş. Tiyatro salonu ve koltuk sayımız önemli ölçüde artıyor ama Türkiye genelinde payımız geçmişe göre azalıyor. Salon payımız %1.96'dan %1.25, koltuk payımız ise %1.15'ten %1.09'a düşmüş. Kendimizi geçerken öteki illere geçiliyoruz. Mutlak değer olarak ilerlerken sıralamada geriliyoruz.

Bu gerilemeyi sinema salonu, koltuk sayısı ve seyirci rakamlarında çok daha net görebiliyoruz. 2002'de 5 sinemamız ve toplam bin 625 koltuğumuz vardı şimdi 24 sinemamız ve 3 bin 17 koltuğumuz var. Görüldüğü gibi sayılar artıyor ama ne yazık ki Türkiye genelindeki payımız aynı şekilde artmıyor, tam tersine azalıyor. Azalan sadece salon ve koltuk payımız değil gösterim ve seyirci payımız da azalıyor hem de diğerlerinden daha büyük oranda.

Rakamlar insanı sıkar hatta boğar; daha çok rakam var ama sırf bu nedenle detaya fazla girmeyeceğim. Merak edenler Samsun Ticaret ve Sanayi Odası'nın 2016 yılı 'Samsun İktisadi Raporu'na bakabilir. Orada duvarların arkası bütün çıplaklığı ile gözler önünde duruyor. Hemen her dalda geriye gidişin işaret fişeklerinin yakılması yeni de değil. Samsun TSO söz konusu iktisadi raporları yıllardan beri yayınlar ve bu geri gidiş her raporda açık açık vurgulanır ama ne hikmetse kimsenin umurunda olmaz.

Kamu yatırımlardan aldığımız pay azalıyor. Keza tarımdaki ve hizmetler sektörü ve banka mevduatındaki payımız da azalıyor. Buna karşılık takipteki alacaklar, protestolu ve ödenmeyen senetlerle karşılıksız çeklerdeki payımız hızla artıyor. Rapordaki bilgilere göre Samsun'da 2007-2015 döneminde toplam mevduat %189, tasarruf mevduatı %174,3 artarken tüketici kredileri %407, nakdi krediler %471,5, gayrinakdi krediler %439,9 artmış.

Bunlar hiç de hoş rakamlar değil, bunlar borçla yaşadığımızın belgesi rakamlar ama daha vahimi var o da takipteki alacakların artışı. Takipteki alacaklar %1454,3 artmış. Sadece borçlanmıyoruz, borcumuzu ödeyemiyoruz da. 2007'de 35 milyon TL takipteki alacak miktarıyla 26'ncı sırada olan Samsun 2015'te 549 milyon TL ile ülke genelinde 12'nci sıraya yükselmiştir. Kişi başına takipteki alacakta da aynı durum söz konusudur. 207 yılında kişi başına 29 TL takipteki alacakla 51'inci sırada yer alan Samsun 2015 yılında artık 430 TL ile 14'üncü sıradadır.

Bu artışı kimse göz etmemeli. Dünü önceki günden kalanları satarak kurtarmıştık, bugünlerimizi de geleceğimizi ipotek ederek kurtarıyoruz gibi bir tablo bu. Babasından kalanları satıp evlatlarını borçlandırarak hayatı idame ettirmek ne acı bir tecelli!