Okuduklarımdan iğreniyorum, kusasım geliyor. Bir zamanlar çok önemli
bir devletlinin başdanışmanlığına kadar yükselmiş anlı şanlı gazeteci,
bir başka ve en büyük devletlinin iki başdanışmanı hakkında yazıyor.
İğrenç bir yazı, iki gün oldu aklıma geldikçe hala kusasım geliyor.
Soru sorma kurnazlığı arkasında ucu açık ithamları sıralıyor ardı
ardına. Kavganın da bir adabı vardır hatta sövmenin de bir seviyesi.
Adap ve edep yerlerde, seviye ise arzın en derin çukurunun tam
dibinde.
Bir ünlü yazarın son çıkan romanından bir bölüm var gazetelerde.
İğrenç ötesi bir kurgu; herhalde, o kurguyu düşünen beynin içinde çok
daha adisi, çok daha rezili olsa gerek. Bir başka yazar bu kurguya
'çüş' demiş. Aslında çok daha başka şeyler söyleyecekmiş,
söyleyeceklerini muhatabına yakıştırsa da kendisine yakıştıramadığı
için 'çüş' demekle yetinmiş. Sövmenin ayıp ve suç olmadığı bir serbest
bölge işte tam da bu türler için lazım. Bu gidişle kurulması şart
olacak galiba.
TBMM'deki tartışmalar yansıyor zaman zaman televizyon ekranlarına,
sayın vekillerin birbirlerine layık gördükleri sıfatlardan, ettiği
küfürlerden ekran başında ben utanıyorum. O Meclis, Milli Mücadele'nin
meclisidir. Mustafa Kemallerin, Kazım Karabekirlerin, Mehmet
Akiflerin, Mustafa Necatilerin, Hüseyin Raufların meclisidir. O Meclis,
'devlet kuran' meclistir. O Meclis, gazi meclistir. Orada tartışmalar
da olmuştur, kavgalar da. Ama seviye hiç bu kadar düşmemiştir.
YENİ BİR RUHLA DOĞRULMAK
Dışarıda kuşatılmışlığın, içeride isyanın cenderesinde sıkıştığımız şu
günlerde; o Meclis'e çok iş düşüyor. O Meclis, devleti kurduğu o Milli
Mücadele günlerine geri dönmek ve o günün ruhuyla donanmak zorunda.
Tüm etnik, dini, içtimai ve kültürel farklılıkları bir kenara bırakmak
İstiklal Harbi'nin o meşhur 'Hakimiyet-i Milliye ve Tam Bağımsızlık'
düsturu etrafında kenetlenmek zorundadır. Gün o gündür, vakit o
vakittir ve vakit daralmaktadır.
Biz bunu dün başardık bugün de başarabiliriz. Yeni bir ruhla ayağa
kalkar ve tüm sorunların üstünden gelebiliriz. Tarih bizim
destanlarımızla doludur ve yeni destanlarımıza muhtaç.