Ayrılıkçı ihanetle pazarlık yapılamayacağını artık en halis niyetliler de en aptallar da anlamış olsalar gerek. İhanetin temel hedefi ne demokrasi ne de bölgenin kalkınması. Her ne kadar adına 'demokratik özerklik' deseler de onların tek derdi vatanın belli bir kesimini ayırarak ayrı bir devlet kurmak.

Barzani, 'Lozan'dan beri bağımsız devlet kurmak rüyasıyla yaşıyoruz' derken; bizde bazılarının hala görmezden geldiği gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koymuştur. Bu millete mensup, bu devlete sadık ve bu vatana sahip olduğunu söyleyen herkesin bu gerçekleri görüp tavrını buna göre belirlemesi gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu ihanet saldırısını def edebilmek için bir an önce ve 'fabrika ayarlarına' dönmek zorundadır. Türk aydını ve Türk siyasetçisi eğer sürüklenmeye başladığımız bu girdaptan bir an önce kurtulmak istiyorsa, yıllarca yerden yere vurduğu, AB v ABD üst aklının telkinleriyle dağıtma sevdasına kapıldığı ulus devleti yeniden inşa etmeye mecburdur.

Bu ülkede belli bir zamandan beri hainler kahramanlaştırılırken, kahramanlar suçlanmakta ve mahkûm edilmektedir. İlk Kürtçü ayaklanmanın öncüsü Şeyh Sait'e 'İslamcı bir mazlum' kisvesi giydirilirken isyanı bastıranlar 'dinsiz imansız kanlı katiller' diye suçlanmaktadır. Siyaset arenasında CHP'nin bileğini bükmek sevdasına Seyit Rıza'dan ve onun isyancılarından devlet adına özür metni hazırlayan danışmanlar artık gerçekle yüzleşmeliler. Dersim üzerinden CHP'ye atıldığı sanılan yumrukların aslında bu devlete ve bugünlere atıldığını anlamak için bunca acıya gerek yoktu. Ama oldu bir kere; hiç olmazsa bundan sonra aynı hatalara düşmeyelim.

Türk üst kimliğinin şu veya bu gerekçelerle bir alt kimlik haline getirilmesi ve bu alt kimliklerin ilgili ilgisiz, sorumlu sorumsuz, yetkili yetkisiz, bilen ve bilmeyen herkes tarafından her yerde ve her zeminde yerli yersiz tekrarının milli bünyede açtığı tahribat ortadadır.

Biz eğer bu vatanı ve bu devleti iç ihanetlere ve dış saldırılara karşı koruyacaksak yeniden kaderde, kederde, tasada, kıvançta, dilde, fikirde, imanda ve inançta, geçmişi sahiplenmeye ve geleceği kurmada birlik ve beraberlik içinde davranmaya, kısacası yeniden millet olmaya mecburuz.

Ve içini şu veya bu gerekçeyle boşalttığımız ya da boşaltılmasına seyirci kaldığımız milli kurumlarımızı yeniden inşa etmek zorundayız. Bu coğrafyada hem gerçek anlamda güçlü bir orduya, aynı şekilde güçlü bir istihbarat teşkilatına ve hem mesleğinin inceliklerine hem de Türk milli kültürüne vakıf hariciye kadrosuna sahip olmadan, milli varlığı sürdürmek mümkün değildir.

Bir an önce kuruluş felsefesine döndüğümüzü görmek dileğiyle…