'Gizli hayırcılardan' kastım 'hayır' diyecek olanlara elinde pala yahut tabancayla 'ölüm mesajı' gönderen aklı başından bir karış havada yahut da bir karış aşağıdaki kimi AK Parti mensupları ya da kendilerini öyle sunanlar. Evet, oyu vermeyi 'ibadet' seviyesine çıkartmaya kalkışan, 'evet' oyu için 'hadis var' deme cüretini gösteren siyasetçiler ve benzerleridir.

Aynı vatanı paylaşan, aynı dili konuşan, aynı dine inanan, dili bir dini bir, örfü adeti bir, elemi bir neşesi bir, geçmişi bir geleceği bir kan kardeşini, din kardeşini hakaretlerin en kirlisiyle itham edenler, şunu bilsinler ki söyledikleri her söz, paylaştıkları her görüntü 'evet' cephesine değil 'hayır' cephesine oy taşıyor.' Bunlara 'gizli hayırcı' deyişim bundandır.

Balkanlar'ın iki asırlık parçalanma süreci tamamlandı sıra Ortadoğu'nun parçalanmasında, mevcut dört devletten en az on devlet çıkarılmasında. Ve biz o bataklığın tam da kıyısındayız ve de siyasetçilerin kullanmayı çok sevdikleri ifadeyle 'birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla muhtacız.' MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 'anayasa değişikliği' teklifinin ana gerekçesi de sık sık tekrarladığı bu 'beka sorunu.'

Hal böyle iken, gerek sorumlu makamlardaki siyasetçilerin gerekse kalem ve köşe sahibi kimi yazarların kullandığı üslup, milli birliğe ve kenetlenmeye değil maalesef tam tersine, onarılması çok güç kalıcı ayrılıklara ve hatta düşmanlıklara hizmet ediyor. Tavandaki sert üslup, tabana indikçe tabancalı, tüfekli fotoğraflarla desteklenen ölüm tehditlerine ve belden aşağı hakaretlere dönüşüyor.

Geçen hafta Salıpazarı Belediye Başkanı Halil Akgül'ün 'Hayır demek vicdani sorumsuzluktur' dediği yansıdı basına. Başkan sadece hayır diyecek olanları 'vicdani sorumsuzlukla' suçlamıyordu, aynı zamanda, evet diyecek olanları da 'ibadet sevabıyla' müjdeliyordu. Şu sözler Başkan Akgül'e ait: 'Bu davada yürüyen arkadaşlara diyorum ki, bu yaptığımız bir ibadettir. Çünkü ülkenin geleceği için, hepimizin daha iyi yerlere gelebilmesi için, dünya Müslümanlarının zulümden kurtulması için ve onlara umut olan Türkiye'nin daha güçlü olması için beraber yürüdüğümüz bu yolda yaptığımız işin bir ibadet olduğuna canıgönülden inanıyorum. İnşallah yüce Mevlam katında bir ibadet sevabı yazmıştır.

Başkan kibar insan, ne de olsa seçilmiş gelmiş, yol biliyor, yordam biliyor, hukuk biliyor yasa biliyor ama Sinoplu genç hiç de hukuktan yasadan anlıyor gözükmüyor. Ekranda görünmeyen bir abisine 'hayır oyu verecekleri ne yapacağız abi?' diye soruyor ve sonra da ardı ardına tetiğe basıyor, vuruyor, öldürüyor hayır diyecek olanları. Bal gibi tehdit ama sadece 16 Nisan'da 'evet oyu' verecek olanlar için değil demokrasi için de tehdit, AK Parti için de ülke barışı ve ülkenin geleceği için de tehdit. Bugün muhaliflere çevrilen silahın yarın kime çevrileceğini kim nereden bilebilir ki?

Bunlar yanlış söylemler, yanlış mesajlar. Bunlar evet cephesine oy taşımaz tam tersine kaybettirir. Karşıyı daha da kemikleştirir ve ne olacak endişesi' taşıyan kimi insanları 'endişelenmekte ne kadar da haklı imişim' noktasına taşır. Bunlara 'gizli hayırcılar' deyişim bundandır.