Turizm sektöründe sıkıntının başlangıçta yalnızca kendi sorunlarıymış gibi algılandığını belirten Karadeniz Turistlik İşletmecileri Derneği Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Toktaş, zamanla sorunun diğer sektörlerde de net bir şekilde hissedildiğini söyledi.

Toktaş, '2018-2019'da eğer ki güvenlik anlamında çevremizde ve ülkemizde büyük sıkıntılar yaşanmazsa yavaş yavaş toparlanma süreci başlar. 2020'den itibaren de eski günlerimize döneriz diye tahmin ediyorum' dedi

Türkiye bu yıl turizmde sıkıntılı bir sezon geçiriyor. Rusya ile başlayan Avrupa ülkeleriyle de devam eden turist sayısındaki azalma sürüyor. Turizmdeki kötü gidişat başta istihdam ve tarım sektörü olmak üzere farklı alanlarda da kendini hissettiriyor.

Bazı dış ilişkilerde düzelme olsa da yara alan turizmin eski günlerine dönmesi, her şey yolunda giderse 2020'yi bulacak. Karadeniz Bölgesi'yse dış pazara bağlı olmamamın avantajını yaşıyor.

Sayfamızın konuğu Karadeniz Turistlik İşletmecileri Derneği Başkanı ve Türkiye Otelciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Toktaş oldu.

Burcu DÜZGÜN: Mayıs- Haziran ayları itibarıyla turizm sezonu başladı, ancak bazı sıkıntılar olduğunu biliyoruz. Geçen yıllarla kıyas yapacak olursak nasıl bir sezon başladı ve devam ediyor?

Murat TOKTAŞ: Sezon başlamadan önce bazı çekincelerimiz vardı ki olumsuz şartların devam etmesi bu çekincelerimizin sebebiydi. Bizler bu sıkıntıların sadece turizmcilerin sıkıntısı değil ülke ekonomisinin sıkıntısı olacağını dile getirmiştik. Ne yazık ki olumsuz beklentiler devam etti. Zamanında ve hızlı tedbir alamayışımızda bu durumu körükledi. Mayıs ayında başlayan sezon kapsamında yaklaşık iki ayı geride bıraktık iki - iki buçuk milyon civarında bir turist kaybıyla başladık. Temmuz Ağustos ayları en yoğun olmamız gereken aylar o aylar ile ilgiliyse rezervasyonlara baktığımızda ciddi bir zayıflık görünüyor. Satışlar bizde genelde bir önce yılın sonunda yapılır dolayısıyla öngörüde bulunmamız mümkün. Artık bu saatten sonra yurt dışına satış yapmamız mümkün değil. Bu iki aylık süreçte yaşadığımız sıkıntı ne yazık ki önümüzdeki aylarda katlanarak devam edecek. En yoğun döneme girildi ama bir hareketlilik yok.

Burcu DÜZGÜN: Bu durumun artık yüksek sesle konuşulduğuna şahit oluyoruz. Öyle ki sizin de dahil olduğunuz, turizm konusunda yetkili isimler Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'ya bir rapor sundu. Neler vardı bu raporda?

Murat TOKTAŞ: Öncelikle bizim birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Aslında geçen sene de turizm anlamında biraz zayıf geçmişti. Çok fazla değil belki ama yüzde 1.60 gibi bir kayıpla sezonu kapatmıştık. Avrupa, Rusya'daki sıkıntılarda bize sinyal veriyordu. Şüphesiz öngöremediğimiz durumlarda, çevremizdeki ateş çemberi ve ülkemizin içinde patlayan bombalar da etkili oldu. Bizim sektör birçok bakanlığı ve onunla birlikte birçok sektörü de etkiliyor. Belki size çok ilginç gelecek Antalya'da batan çiftçilerimiz, karpuz üreticilerimiz var. O karpuz üreticileri karpuzu pazarlayacak turist bulamıyor. Tüm bunların önüne geçilmesi için ortak bir çatı altında toplanıp strateji geliştirilmeli. Biz iki milyona yakın personel çalıştırıyoruz bu personel sezonluk çalışıyor ve bu sezon yüzde otuz- kırkını geri alamadık. Ekonomik olarak bir hareketlilik sağlıyoruz yaklaşık elli beş tane yan sektöre destek veriyoruz. Bu sektörler bizden besleniyor. Kar edemeyince vergi veremiyoruz sektörümüz bu yönüyle de Maliye Bakanlığı'nı etkiliyor. Turizm ile ilgili sıkıntı ilk başlarda bizim ile ilgili sıkıntıydı 'turizmcilerin derdi', 'bu sene de para kazanamasınlar' deniyordu, ama bizim gemi o kadar büyük ki kürek çekmekle gitmiyor. Şimdi sıkıntı ülkenin derdi oldu. Türkiye yaklaşık otuz yedi milyon turist ağırlayan bir ülke 2015 yılında kırk milyona yakın turist ağırladık. Kırk milyon nüfusa sahip çok az Avrupa ülkesi olduğunu düşünürsek bir ülke nüfusları kadar turist ağırlıyoruz. Bu da ciddi anlamda ekonomik katkı ve döngü sağlıyor. Biliyorsunuz Ekonomi Bakanının açıklamalarına göre cari açık var bunun sebebi de turizmdeki kötü gidişat.

Burcu DÜZGÜN: Bu noktaya nasıl gelindi, yaşanan olaylar, turistleri nasıl etkiledi?

Murat TOKTAŞ: Her şeyden önce turist huzur bekliyor. Ülkemize keyif için geliyor. Yani bir zorunluluğu yok. Turist güvenli olacağı, rahat edeceği yerleri tercih ediyor. Türkiye'deki deniz ve kumun pek çok alternatifi var örneğin İspanya, İtalya… Biz bu huzuru sağlayamadığımız sürece doğal olarak turistin gelmesini bekleyemeyiz. Bu hayalcilik olur. İç pazarı hareketlendirmek gerekiyor ancak, bizim iç Pazardaki payımız çok az. İç pazarda tatil yapma kültürü son beş altı yıldır söz konusu. Bundan sekiz on yıl öncesine baktığımızda çok fazla yerli turist göremiyoruz. Bizim amacımız ilk etapta yerli turizmi arttırmak bu payı yüzde yirmi beşe çıkartmak. Bunun ile ilgili de son dört-beş yıldır erken rezervasyon sistemini kullanıyoruz. Bu sistem hem tatil yapan kişiye avantaj sağlıyor hem de otel yöneticileri kendilerini güvence altına almış oluyor. Ayrıca, Bakan Avcı'ya kamu personeliyle ilgili de bir çalışma sunduk. Bu çalışmanın içeriğinde kamu personeline özel indirim yapılması var. Kamu personelinin tatil ile ilgili ödemeyi de faizsiz şekilde maaşlarından kesilerek ödemelerini istedik. Turizmi bir alışkanlığa dönüştürebilirsek Pazar payını arttırırız. Bunun örneğini de Karadeniz'de görüyoruz. Bölgemize gelenlerin büyük kısmı yerli turist. Bugünlerde genel haritaya baktığımızda İstanbul, Kapadokya Bölgesi, Ege, Akdeniz çok zor durumda. Ancak Karadeniz'de o kadar büyük kayıp yok. Biz de etkilendik tabii ama öbür taraflar komadayken biz nezle olduk. Uçak düştü iptaller geldi bizde iptal yoktu çünkü bize zaten Rusya'dan gelen yok. Kısacası tek bir pazara bağlı kalmak her zaman sıkıntılı bu pazarı dengelemek gerekiyor. Şu an için yapacağımız tek şey yerli pazarı hareketlendirmek. Kısa sürede yurt dışından kayda değer bir turist toparlamamız mümkün değil.

Burcu DÜZGÜN: Ülke politikamızın ve yaşanan gelişmelerin turizmi bu denli etkilemesini nasıl yorumluyorsunuz?

Murat TOKTAŞ: Dünyadaki hiçbir hareketlilik yalnızca kendi mecrasını etkilemiyor. Bizim ülkemiz ile ilgili de en ufak bir kıpırdanmada yurt dışındaki rakiplerimiz atağa geçiyor. Örneğin ülkemiz ile ilgili bundan bir buçuk iki yıl önce bir algı oluşturulmaya çalışılmış bize gelen ve gelecek olan turistler de o dönem başka ülkelere özellikle de Yunanistan'a yönlendirilmişlerdi. Halbuki o zaman bizim ülkemizde kötü bir durum yoktu. Şimdi Rusya ile sıkıntı olunca da Rus Hükümeti ile Çin Hükümeti bir araya geldi, Ruslara gidebilecekleri ülke aradılar hatta bu aramayı hükümet bazında yaptılar. Dünyada bütün güçler birbirinden rol çalmaya ve birbirini yıpratmaya çalışıyor. Bunlar bizim kontrolümüz dışında oluyor. AB de turist hareketini kendi içinde döndürmeye çalışıyor. Türkiye'nin turizmden 30-35 milyar dolar geliri oluyor ki bu çok büyük bir rakam.

Burcu DÜZGÜN: Turizmin eski günlere dönmesi için neler yapılabilir böyle bir ihtimal var mı turizmde açık nasıl kapatılacak?

Murat TOKTAŞ: Turizmin iyileşe bilmesi adına bizim ilk öngörümüz ne yazık ki 2020. Bu sene zaten çok kötü bir şekilde sona erecek. Önümüzdeki sene kayda değer bir toparlanma ihtimali yok. Belki önümüzdeki seneden sonra 2017 den sonra 2018-2019 da eğer ki güvenlik anlamında çevremizde ve ülkemizde büyük sıkıntılar yaşanmazsa şu anki sıkıntılı süreç sona ererse yavaş yavaş toparlanma süreci başlar. 2020'den itibaren de bir eski günlerimize döneriz diye tahmin ediyorum. Kaybettiğimiz bir Pazar var bu pazarla birlikte de fiyat avantajımızı da kaybettik. Önümüzde iki büyük süreç var öncelikle pazarı kendimize çekmemiz gerekiyor. Sonrasındaysa imajımızı düzeltip kriz nedeniyle indirdiğimiz fiyatları eski haline getirmeliyiz ki bu hiç kolay değil. Bu nedenle sadece bu yıl değil bir müddet daha sıkıntı yaşayacağız. Bu durumu da alacağımız tedbirler ile halletmeye çalışacağız.

Burcu DÜZGÜN: Karadeniz Bölgesi Körfez Ülkelerinde gelen turistler için daha cazip. Bu noktada neler söyleyeceksiniz?

Murat TOKTAŞ: Biz bölge olarak iç pazar dinamikleriyle hareket ettiğimiz için genel tablodan çok az etkilendik. Bizi etkileyen yurt içindeki ekonomik hareketlilik oluyor. Bölgemiz iki ay iç pazara çalıştığı gibi geri kalan dönemlerde de ekonomik hareketlilik ile kendini döndürüyor. Çok fazla bir şey üretmesek bile tüketen bir bölgeyiz. Ekonomideki durağanlık söz konusu o biraz etkiliyor bizi. Körfez bölgeleriyle ilgili şu ana kadar kayda değer bir sıkıntı yaşamadık. Ancak bıçak sırtındayız. İstanbul ve Bursa'daki terör olayları Körfez ülkelerini etkiledi. Gittiğimiz fuarlarda da bize 'Karadeniz'de terör olayları var mı?' gibi sorular soruluyor. Bu da tedirgin olduklarının göstergesidir. Avrupa gibi tedirgin olup kaçmasalar da bir soru işareti oluştu. Türkiye'nin geneline baktığımız zaman Karadeniz Bölgesi olarak durumumuz çok daha iyi pek bir kayıptan söz etmemiz mümkün değil.

Burcu DÜZGÜN: Doğu Karadeniz artık çok daha fazla tercih ediliyor. Öngörüleriniz nedir ilerleyen zamanda da bu bölge rağbet görmeye devam eder mi?

Murat TOKTAŞ: Doğu Karadeniz Bölgesi son üç yıla kadar bizim için çok büyük bir avantajdı. Çünkü bölgenin tanıtımında çok büyük faydası oluyordu. Ancak son yıllarda ciddi şikayetler alıyoruz. Ağırlaya bileceğimizden çok daha fazla turist ağırladığımız için fiziki sorunlar yaşıyoruz. Ne yazık ki ticari olarak da çok doğru hareketler yapmıyoruz. Karşı tarafta çok fazla para olduğunu bildiğimizden dolayı fahiş fiyatlara çaylar kahveler ya da odalar satmaya başladık. Bu durum o kadar ayyuka çıktı ki artık bunu onlar da biliyor. Hatta bazı yerlerde iki menü uygulanıyor turist için 15 TL olan çay fiyatı diğer menüde 2 TL. Sonuçta karşı tarafta para olması onun bazı şeyleri umursamadığı anlamına gelmez. Bu konu ciddi bir problem ve çözülmezse, alternatif de oluşturamazsak bir müddet sonra bölgeden kaymalar başlayacak. İnsanlar bu durumdan rahatsız, belli bir aşamaya kadar da bizleri idare ettiler artık bıçak kemiğe dayandı. Türkiye'den vazgeçmek istemezler. Onların kültürüne yakınız. Orta Karadeniz bölgesi olarak biz alternatif olabiliriz. Ancak Bolu Abant tarafına doğru giderlerse bu bölgeye dönüşleri çok daha zor olur. O yüzden Doğu Karadeniz'de yaşanan sıkıntıların bir an önce sona ermesi için bir denetim oluşturulmalı açılan tesisler de var. Eğer o Pazar bu bölgeden çıkarsa Antalya'dan çok bir farkımız olmaz. Tesislerde yabancı turiste satılan odaların yerli turiste satılması mümkün değil. Tedbirimizi almamız lazım. Karadeniz Bölgesi olarak aynı kayığın içindeyiz eğer o kayık terk edilecekse biz de terkedileceğiz. Emek verdiğimiz pazar da elimizden gidecek.

Burcu DÜZGÜN: Bu tehlikeye dikkat çekmek için bir çalışma yaptınız mı?

Murat TOKTAŞ: Zaman zaman bölgede yaptığımız toplantılarda acentelerden, tur operatörlerinden ya da bireysel olarak bizlere gelen şikayetleri bölgede bulunan işletmecilerle ve Kamu personeliyle paylaşıyoruz. Ancak bu konu yaptırım gerektiren de bir konu bizim söylememiz ya da kınamamız yeterli olmuyor. Valilikler, belediyeler le de paylaşıyoruz ki yaptırım uygulana bilsin. Bu sorunların büyük çoğunluğu da korsan çalışan işletmelerden kaynaklanıyor. Bu işletmeler kimsenin kontrolünde değil. Ama bizim: Tarım Bakanlığı mutfağımızı, Sağlık Bakanlığı hijyeni ve personel kan değerlerini (bulaşıcı hastalıklar konusunda), Turizm Bakanlığı hizmetimizi, Maliye Bakanlığı mali hareketliliğimizi denetliyor. Fakat sistemin dışında olanlar hiçbir denetime tabi değil. Bakın İstanbul'da, Ankara'da eylem yapanların tamamı bu tür sistemin içinde olmayan konaklama yerlerinde kalanlar. Çünkü bir denetleme yok.

Burcu DÜZGÜN: Uzun Göl çevresindeki pansiyonların yıkılacak olması pansiyon sahiplerinin tepkisine neden olmuştu bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Murat TOKTAŞ: Turizm hareketliliği olduğu zaman ilk başka kontrolsüzce izinler verildi. Şimdi bu durumun sıkıntısını yaşıyoruz. Üstelik bu sıkıntı hem hizmet hem de imaj anlamında bir sıkıntı. Ayrıca doğa da tahrip ediliyor. Bizler kuyumcu gibiyiz kuyumcunun sermayesi altın, bizim sermayemiz de doğamız. Eğer kuyumcu sermayesini yediğinde ne duruma düşerse biz de sermayemizi tahrip ettiğimizde aynı duruma düşeriz. Doğamız olmadığı sürece bizim buraya turist çekmemiz mümkün değil. Trabzon'da da baktık ki hem müşteri sıkıntı yaratıyor hem de sermayeyi yemeye başladık bu sefer de 'yıkalım' dedik. Bakıyoruz ki halkın yüzde sekseni mahkemelik, hatta hapis cezasıyla yargılananlar var.

Burcu DÜZGÜN: Samsun turizm potansiyeli açısından nasıl bir şehir?

Murat TOKTAŞ: Samsun'da bizim tek çıkış yolumuz doğamız. Atakum'da çok güzel denizimiz kumumuz var ama hiçbir zaman Akdeniz'e alternatif olma ihtimali yok. Kendi kategorimizi belirlerken rakiplerimize de bakmalıyız. Bizim kültür turlarına, doğaya yönelmemiz lazım. Şehir merkezimizde çok bir şey yok ancak az biraz dışarı çıktığımızda, Doğu Karadeniz'de insanların hayran olduğu özellikler bizde de var. Hatta bazı yerlerde biz biraz daha öndeyiz, bizde yelpaze daha geniş. Doğu Karadeniz'e baktığımızda bir tane Uzun Göl var oysa burada aynı doğaya sahip iki üç tane gölümüz var. Kanyonumuz, Kunduz Ormanlarımız, Geyik Koşanımız ve daha fazlası bölgemizde mevcut. Lakin bizim bazı alt yapı eksiklerimiz söz konusu. Alt yapı dendiğinde akla yol su geliyor ama benim bahsettiğim eksikler turizm alt yapı eksikleri. Bizim insanlara bu güzellikleri tanıta bilmemiz için onları orada tutabilmemiz doğal güzellikleri hissettirebilmemiz gerekiyor. Örnek verecek olursak gelen turistleri Vezirköprü Kanyon'a götürüyoruz, dolaşıyoruz çok güzel. Bir yerde bir oturup dinlenelim dediğinizde ne yazık ki oturacak yeriniz yok. Bu tür detaylar şüphesiz turisti etkiliyor. Doğal olarak hiç kimse iki saat yol gidip bir güzelliğe sadece bir bakıp 'a ne kadar güzel' deyip geri dönmek istemez, o kişiyi orada tutmak adına çalışmalar yapılmalı. Konaklama noktasında sıkıntımız yok bizim şehir merkezimiz konaklama konusunda çok zengin ve bahsettiğimiz doğal güzelliklere de çok uzak değil. Dolayısıyla sorun burada vakit geçirecek mekanların olmaması, her turiste de gelirken yanınıza bir piknik sepeti alın demek olmaz. Bazen bir şişe su alınacak yer, yarım saat uzaklıkta ola biliyor.

Burcu DÜZGÜN: İşadamlarının yatırım amaçlı Samsun'u tercih etmeleri turizm noktasında fayda sağlar mı?

Murat TOKTAŞ: Doğu Karadeniz Bölgesinde olduğu gibi Körfez Ülkelerinden gelenlerin yatırım yapmaları için öncelikle turizmin canlanması gerekiyor. Turistin girmediği bir yeri ticari anlamda çok hızlı hareketlendirmek mümkün değil. Turist varsa ticarette kendiliğinden gelişiyor. Ege'ye baktığımızda İngilizlerin, Almanların yaşadığı evler hatta mahalle, köyler olduğunu görüyoruz. Hatta bizim Alman, İngiliz muhtarlarımız var. Onlar turizm amaçlı geliyorlar sonrasında da çeşitli yatırımlar yaparak ülkemizde kalıyorlar. Bölgemiz bazında konuşacak olursak Araplar Trabzon'a 500 Milyon Doların üstünde yatırım yaptı.

Burcu DÜZGÜN: Şehrimizde yapılan Sempozyum ya da toplantıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Murat TOKTAŞ: Bu noktada iyi durumdayız diyebilirim bazı zincir otellerin Samsun'da olmaları büyük şans bir hareketlilik var bu hareketliliğe Üniversitemiz ve Ticaret Odamızda dahil olursa çok daha iyi olacak. Bu tür organizasyonlarda gelen kişinin rahat etmesi çok önemli aradığı her şeyi bir mekanda bula bilmeli. Firmaların Samsun'u tercih etme sebeplerinden biri de bu tür toplantıların genelde Antalya, İstanbul gibi şehirlerde yapılması bu gibi yerleri bir kez gören kişi o toplantıya katılım sağlayamaya biliyor ancak hiç görmediği Samsun'u görmek isteye biliyor. Yeni bir destinasyonda katılım daha fazla olabiliyor. O bakımdan avantajlıyız. Bu tür çalışmalara da şehir olarak da adayız.

Burcu DÜZGÜN: Teşekkür ederiz.

Röportaj: Burcu DÜZGÜN

Fotoğraf: Çılga GÜREL