Hayatını tiyatroya adayan usta oyuncu Süleyman Atanısev ile sanat üzerine konuştuk. Bilgisi ve tecrübesi ile kendine hayran bırakan Atanısev'in çok özel açıklamaları sizlerle

HABERHAYAT: Hayat hikayenizi okuduğumda, ömrünüzün yarısından çoğunu tiyatro ile geçirdiğinizi gördüm.

SÜLEYMAN ATANISEV: Üç aşağı beş yukarı öyle olduğunu söyleyebiliriz. Ama tabi ne kadar tiyatro adamıyım, ne kadar oyuncuyum o seyircinin takdire kalmış. Ama tabi tiyatro çocukluğumdan beri uğraştığım bir sanat dalı. Ailem de sağ olsun bana bu yolda çok destek oldu.

HABERHAYAT: Peki tiyatroya ilginiz nasıl başladı?

SÜLEYMAN ATANISEV: Genetik yapı olarak baktığımızda rahmetli dedem, bahsettiğim yıllar 1900 ve 1920'li yıllar, çok şen şakrak biriymiş. Hıdırellez'de ateş yakarmış, keman çalarmış, evin avlusunun altına bütün mahalleliyi toplar masal anlatırmış. Hatta yer yer kukla oynattığı bile söylenir. Ben 7 yaşında Charlie Chaplin'i taklidini yaparak tiyatroya ilgi duymaya başladım. O yaşlarda tiyatronun adını komikçilik olarak biliyordum. İçimdeki coşkuyu hiç engelleyen olmadı. Ailemin desteği ile 9 yaşında Bursa Devlet Tiyatrosu'nda çocuk oyunlarında, büyük oyunlarında oynamaya başladım. Aynı zamanda Feraizcizade Mehmet Şakir Bey Gençlik Kursu'nda yetiştim. Feraizcizade Mehmet Şakir Bey Kursu'ndan birçok sanatçı yetişti. Erkan Can, Mustafa Uğurlu, Zafer Algöz, ismi aklıma gelmeyen nice sanatçı oradan geçti. 1994 de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Konservatuvarı'dan mezun oldum. Eskişehir'de 1997'ye kadar özel tiyatro yaptım. Bu tarihten sonra Van'a gittim. Van'da, 14 sene hem oyunculuk hem yönetmenlik hem de eğitmenlik yaptım.

HABERHAYAT: Van'da tiyatro yapmak sizi nasıl etkiledi?

SÜLEYMAN ATANISEV: Medeniyetten çok fazla nasibini alamamış yerlerde sadece tiyatro yapmıyorsunuz. Doğal olarak oradaki insanlara yerlere tükürmeyiniz, çöplerinizi poşetleyiniz, çocuklarınızı dövmeyiniz, karınıza, kızınıza şiddet uygulamayınız, hepimiz insanız, eşit haklara sahibiz gibi konularda yol gösterici oluyorsunuz. Bunu asla ukalalık düzeyinde algılamanızı istemem. Ama biz bu eğitimlerin meyvelerini topladık. Halen de topluyoruz. Van'daki çocuklara fikirlerini sorduk, özgüvenlerini kazanmalarını sağladık. 2011'de oradan ayrılırken, vatandaşların maaşlarını aldıktan sonra aylık biletlerini topluca aldıklarını gördüm. Bu insanı çok onurlandırıyor. Van'daki anılarım benim için çok kıymetli. Bu anılarımı Erek'in Çocukları adlı bir kitapta romanlaştırmayı düşünüyorum.

HABERHAYAT: Kitabı ne zaman çıkaracaksınız? Projelendirdiniz mi?

SÜLEYMAN ATANISEV: Tabi ki kafamda bütün anekdotlar var. Yaklaşık bir 500-600 sayfalık roman olacak gibi görünüyor. Herhalde bir, bir buçuk yılı var.

HABERHAYAT: Küçükken tiyatroyu komiklikçilik zannediyordum sonra tiyatro olduğunu öğrendim dediniz. Tiyatroyu sadece mizah gözüyle görenler var. Bu konu hakkında ne düşüyorsunuz?

SÜLEYMAN ATANISEV: Doğru tüketim olmadığından kaynaklı bu. Her yerde tiyatronun her türünden anlayan bir seyirci kitlesiyle karşılaşamazsınız. Mesela burada Çehov Martı oynayalım seyirci garipser. Ama bir komedi yapalım, onu sever. Ama İstanbul'da Ankara'da büyük metropol şehirlerde bilinçli seyirciler var. Çok bunalan, çok yorulan ve baskı altında olan bir toplumuz. O yüzden halk gülmek istiyor. Bu anlamda bu durumu sert bir şekilde eleştirmiyorum.

HABERHAYAT: Türkiye'de tiyatro değer görüyor mu?

SÜLEYMAN ATANISEV: Aslında bu çok tartışmaya açık bir konu. Ama ben pek tartışmayı tercih etmiyorum. Tiyatronun değer kaybettiğini söyleyebilirim. Egosantrik bir takım saçma sapan hareketleriyle ben bilirimcilik yapıp halktan uzaklaştırmak, kendisini elit bir yerde görmek sanatın işi değil. Sanat toplum içerisinde var olan bir yapı. Çok fazla uzaklaştıramazsınız hayattan. Sanatçı olarak sen sadece o estetiği fark ediyorsun. Ya da gösteriyorsun. Sen bir taşıyıcısın. Bir köprü kuruyoruz. Dünyaya bir ayna tutmak, iyinin iyisini, kötünün kötüsünü tüm çıplaklığıyla göstermek gerekiyor. Seyirci 'aaa beni oynuyor' diyor. Zaten önemli olan da bu. Seyirciye muhasebe yaptırıyorsan başarılı olmuşsun demektir.

HABERHAYAT: Seyirci açısından nasıl değerlendiriyorsunuz peki?

SÜLEYMAN ATANISEV: Seyirci tiyatroyu seviyor. Türkiye'de ciddi anlamda tiyatro kitlesi var. Gerek Anadolu'da gerek İstanbul'da her yerde tiyatro seyircisi var.

HABERHAYAT: Özel tiyatrolar hakkında ne düşünüyorsunuz?

SÜLEYMAN ATANISEV: Ödenekli tiyatrolar bir havuz politikası oluştuğu için ister istemez belli bir çıtanın altında, belli bir sınırın içinde var olan oyunları yapmak zorunda kalıyor. Özel ve amatör tiyatrolar Türk tiyatrosunun, aynı zaman dünya tiyatrosunun da nabzını tutuyor. Yani bir açık doğru bir şekilde kapanıyor. Bunu her özel tiyatro için söylemiyorum. Ama bunu yapan çok güzel adamlar var.

HABERHAYAT: Projelerinden bahsedelim biraz. O Hayat Benim, Ustura Kemal gibi pek çok dizide rol aldınız. Yeni projeleriniz neler?

SÜLEYMAN ATANISEV: Ustura Kemal 13 bölümde bitti. Mustafa Şevki Doğan yaptı. Daha öncesinde Van'da başlayan İstanbul sürecine taşınan Hayat Türküsü diye önemli bir dizi vardı onda da 28 bölüm oynadım. O Hayat Benim'in 3. sezonu bitti. 4. sezona girdik. 100 bölüm çektik. Ama öbür sezon ben olur muyum olmaz mıyım, onlar belli değil. Bir sinema projesi var. Çok güzel bir Aşık Veysel hikayesi. O da kasımda İç Anadolu Bölgesi'nde bir yerde çekilecek. Onun hazırlıkları sürüyor. Filmde kötü bir abi rolünü oynayacağım. Bu benim için değişik bir rol olacak. Bu nedenle biraz heyecanlıyım. Tiyatro oyunlarım devam ediyor. Yapmak istediğim projelerin hepsi şimdilik rafta duruyor. Ne zaman vakit bulacağım. Ne zaman yapacağım bilmiyorum.

HABERHAYAT: Soyadınız oldukça güzel. Hikayesi var mı?

SÜLEYMAN ATANISEV: Benim babaannem öğretmen. Atatürk bir Bursa gezisinde babaannemin okulunu ziyaret ediyor. 'Soyadı aldınız mı?' diye babaanneme soruyor. Babaannem de almadığını söyleyince, Atatürk babaanneme Atanısev soyadını veriyor. Bu soy ad bir kızım da bir ben, bir de babamın ilk evliliğinden olan abilerim de var.

HABERHAYAT: Tiyatrocu olmak isteyen gençlere bir şeyler söylemek ister misiniz?

SÜLEYMAN ATANISEV: Tiyatro çok zor ve çok zaman isteyen bir sanat. Sadece okumak da yetmiyor. hayatı dolu dolu yaşamak kalender olma ve insanlarla doğru iletişim içerisinde olmak gerekiyor. Empatiyi, duyarlılığı ve farkındalığı çok güçlendirmek gerekiyor. Hayata yanlı bakmadan, siyasi görüş ile değerlendirmeden yaşamak çok önemli.

HABERHAYAT: Son olarak neler söylemek istersiniz?

SÜLEYMAN ATANISEV: Sizlere çok teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.

Ayşe KUŞCU