Anlatmaya çalıştık dinletemedik

Balyoz Operasyonu sonrası 4 yıl cezaevinde kalan, "Beşiktaş'ta Sırtlan Pususu", "Firavun Töreni" ve "Ağacın Kurdu" gibi kitapların yazarı Emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel, Türk Ocakları Samsun Şubesi tarafından düzenlenen '15 Temmuz'un Perde Arkası' isimli panele katıldı. Öğretmenevi Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde Önsel, 15 Temmuz'a varan sürecin perde arkasını tarihsel olaylardan verdiği örneklerle katılımcılara aktardı.

NE SÖYLEDİYSEK ÇIKTI

15 Temmuz'daki darbe girişiminin tarih sayfalarında yerini aldığını belirten Önsel, "15 Temmuz'da gerçekleşen darbe girişimi eğer başarılı olsaydı, belki bugün Cumhurbaşkanı olmayacaktı ama ben de burada konuşamıyor olacaktım. Muhtemelen içimizde birçok insan olmayacaktı. Çok sevdiğimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti de olmayacaktı. Kısacası bambaşka bir ülkeye uyanacaktık. Biz ne söylediysek çıktı. Bunun gururunu falan da yaşamıyoruz. Keşke yanılsaydık da bunlar olmasaydı. Röntgeni çekiyorsunuz, böbrekte taş var diyorsunuz. Biz o taşı gördük, bağırdık. 'Yangın var' dedik, adam çevirdi hortumu bana tuttu. Bana niye tutuyorsun, yanan biz değiliz ki!" diye konuştu.

SÜTE ZEHİR KARIŞMIŞ

Şubat ayında 'Cemaatçi cunta darbeye mi hazırlanıyor' odaklı bir yazı yazdığını dile getiren Önsel, "Yazı yazıp olacakları sıraladım. Sonrasında bizi sosyal tesislere girmeme cezasıyla karşı karşıya bıraktılar. Mahkemeye verdiler. Biz hep büyük resmi anlatmaya çalıştık, fili anlatmaya çalıştık. 'Belge var mı?' dediler. 15 Temmuz'dan sonra fili herkes gördü. Belge var mı diyenler, belgeyi kafalarına silah doğrultulduğunda gördü. Devlet kademesinde yanlış politikalar uygulandı. 'Bunlar efendi çocuk, alnı secdeye değiyor' diyorlar. Bize ne alnı secdeye değiyorsa, o Allah'la onun arasında. Devlet kademesinde böyle bir şey olur mu? İşini yapıyor mu yapmıyor mu buna bakılmalıydı. Biz bunu anlayamazsak, FETÖ gider başka bir şey gelir. Bu kadar yaygın örgütleri istihbarat birimleri nasıl tesbih edemez. Çünkü yıllar içerisinde istihbarat kendileri olmuş. Öyle bir hale gelmiş, öyle yaygınlaşmış ki, bir türlü çözemiyoruz. Süte zehir karışmış" dedi.

BEYNİMİZE BOMBA ATTILAR

Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da mesai arkadaşlarının, birbirlerine ateş etmek durumunda kaldığını söyleyen Önsel, "Çoğunluk şöyle düşünüyor, 'vatandaş sokağa indi, inişiyle darbe yandı.' Ben diyordum ki, 'bu kadar kültür erezyonuna uğramış halk bundan sonra savaşır mı?' Bu halkın gerektiğinde tankın altına yatabilecek cesareti olduğunu gördüm. Adam kurşun yağmurunda yürüyor. Bu bizi millet için umutlandırmalı. O halk sokağa çıkıncaya kadar kışlalarda bir şeyler oldu. İnsanlar insanlara ateş etti. En yakın arkadaşlar, kardeşlikten öte olan 'badi'ler birbirlerine ateş etti. Birbirlerinin hayatını kurtaran, ölüme beraber yürüyen arkadaşlar birbirlerine ateş etti. Sonuç olarak askerle asker arasına, askerle halk arasına, askerle polis arasına kan girdi. Yani 15 Temmuz'da bir yerlere bomba attılar, ama aslında bizim beynimize bomba attılar" ifadelerini kullandı.

Barış BUDANOĞLU