İtalyan Ulusal Çiftçiler Konfederasyonu'nun

ülkeye ithal edilen tarım ürünleri arasında, Türk fındığını
'en tehlikeliler' listesine almasının
nedeni,
fındığı daha da ucuza kapatmak
isteyen
tekel konumundaki
firmanın tezgahı gibi...
Açıklamayı yapan
İtalyan kuruluş,
fındık fiyatının
15 liradan 11 liraya
düşürülmesinin
başaktörü
de İtalyan firma olunca;
insanın içine
şüphe düşüyor...
Tesadüf olabilir mi?..
Fındık ihracatının
geçmiş yılların
aynı dönemlerine
göre azalmasında
etkili olduğu
iddia edilen
bu firmanın,
Avrupa'da talep azaltarak,
fiyatı
daha da aşağı çekme
peşinde olduğu
iddiaları var...
Elbette, İtalyan firma
bu operasyonda yalnız değil. Yerli işbirlikçileri
"Alivreci takımı" da
daha çok kazanmak
amacıyla
söz konusu spekülatif operasyonlara
destek veriyor...
Geçenlerde, fındığı iyi bilen
siyasetçilerden olan
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Ordu Milletvekili Seyit Torun'la,
Haberaks TV'de Erdem Erol'un
programı öncesinde konuştuk...
Fındıktaki operasyonlara
karşı haklı söylemlerde
bulunan Torun,
hükümetin üreticiyi sahipsiz
bıraktığından yakınmıştı...
Ben de hükümetin bu tavrını
anlamakta zorlandığımı
söyleyebilirim...
Çünkü, üreticiye önemli desteklerde
bulunan, en zor zamanda
TMO'yu devreye sokarak
üreticiyi ezdirmeyen,
alivrecilerin hem içeriden hem de dışarıdan
yaptıkları tazyiklere boyun
eğmeyen bu hükümetti...
Çikolatada "meyve kullanırız"
ya da "Bademi tercih ederiz"
tehditlerine aldırmayan da
yine bu iktidardı...
Rekolte az olduğu
halde, nasıl oldu da
20 gün içinde fındık fiyatı
bu kadar düştü?..
Bu durumu serbest piyasa koşulları
olarak izah etmek,
saflık olmaz mı?..
İzahı gerçekten zor!..
Aynı biçimde, böyle bir dönemde İtalyan Üreticiler Birliği'nin
Türk fındığını "tehlikeli" olarak
açıklamasını anlamak da
bir o kadar kolay!..
Devletin uğradığı
döviz kaybından
bölgede
yaşanan ekonomik sıkıntıya
kadar
milyonlarca
insanı yakından
ilgilendiren
fındıktaki bu sürecin
başaktörü
tekelci firmanın
son hamlesi, Avrupalı alıcılara
"Bekleyin fiyat daha da düşecek"
işareti olsa gerek!..
İhracatta talep
daralmasında
bunu anlamak mümkün!..
Avrupalının acil ürün ihtiyacı ise
operasyonu yürüten
güç odaklarınca karşılanıyor...
Böyle olunca da Avrupalı alıcı
neden acele davransın ki?..
İşin içinde
milyar dolarlık
kazanç var...
40 yıldır fındığı ve sorunlarını
yazan biri olarak,
çokça tezgah gördüm...
"Fındıkta alfatoksin var" deyip
ürünleri geri gönderdiler. Türkiye, laboratuvarlar
kurdu. Fındığın daha bilimsel kurutulmasını
sağladı...
Sesleri kesildi...
Sonra, "Amerikan bademi kullanırız" dediler,
sökmedi...
Mevyeli çikolatayı denediler,
o da tutmadı...
Şimdi de Türk fındığını
"tehlikeli ürünler"
listesine aldılar...
Diğerleri gibi bu tezgah da sökmeyecek!..
Fındık, sadece Karadeniz halkını
değil, bütün Türkiye'yi
ilgilendiren "milli" bir üründür...
Bu milletin
hassasiyetlerini
ıskalayanlar
yanılıyor...
Eğer, bu millet o tekelci firmanın
ürününü almayıp,
protesto etmeye
kalkışırsa,
sonuç ne olur?..
Men dakka dukka...
Türkçesi; çalma kapımı, çalarlar kapını...