Gassal ve gassaleler (ölü yıkayan kişiler), her gün onlarca ölüyü yıkayıp, temizleyip, kefenledikten sonra ebediyete uğurluyorlar.

Samsun Kıranköy Mezarlığında gassale (kadın cenazesi yıkayan kadın görevliler) olarak görev yapan 50 yaşındaki Sahure Yağmur 11 senedir, 27 yaşındaki Fatma Uysal 5 senedir, 49 yaşındaki Gülsüm Kömpe ise 4 yıldır insanları son yolcukları için hazırlıyor. Mesleğini ve yaşadıklarını anlatan Sahure Yağmur, cenazeleri titizlikte son yolculuğa hazırladıklarını, cenazeyi kefenledikten sonra cenazeye gül suyu, zemzem suyu, çörekotu ve kafurun denilen bir koku serptiklerini söyledi.

HAYATININ KIYMETİNİ BİLİYORSUN
Mesleğinin tanımını yapan Sahure Yağmur, bu mesleği ahiretle dünya arasında bir yol olarak tanımlıyor. Yağmur, 'Bir ayağın ahirette bir ayağın dünyada. Aslında insanın kendisini sürekli hesaba çektiği bir meslek. Her yıkadığım cenazede kendimi onun yerine koyuyorum, çünkü ölüm kaçınılmaz bir gerçektir. İnsanların hep istekleri, arzuları olur ve onun peşinden koşar ama hayatın tek bir gerçeği var o da ölüm. Bunu düşünerek bu iş yapılırsa insan her şeyi düşünüp tartabilir. Bu mesleği yapmadan önce çok derdim var derdim, buraya geldikten ve bu işi yaptıktan sonra hiçbir derdimin olmadığını gördüm. Öyle hayatlar, öyle öyküler, öyle mevtalar var ki 'Allah'ım benim durumum ne kadar iyiymiş' diyorsun. 'Çok hastayım' diyorsun ama öyle bir hastalıktan cefa çekerek vefat etmiş bir insan geliyor ki bedenine dair dokunamıyorsun. O zaman 'Benim hiçbir şeyim yokmuş' diyorsun. Hikayelerini dinleyince eşinin, çocuğunun, hayatının kıymetini biliyorsun. Ben hep kendime ders alıyorum, yaratılış gayemi bana hatırlatan bir iş' diye konuştu.

ÖLÜM BİR GERÇEK
Bu mesleğe başlamadan önce işinin bilincinde olduğunu ifade eden Yağmur, bu işe ilk başladığında kendisine hayret ettiğini söyledi. Yağmur, 'İlk girdiğim görevde yıllardır bu işi yapıyormuşum gibi bir soğukkanlılık yaşadım, bu his beni de çok şaşırtmıştı. Mahremiyeti, kul hakkı, sorumluluğu çok fazla olan bir iş. Birde sana ahiretti hatırlattığı için tanımadığın insanlar son görev olarak senin önüne geliyor. Konuşamıyor, duyamıyor, hiçbir şey sana ifade edemiyor, yanlış bir şey yapsan yanlış yaptın diyemiyor, canı acısa 'canım acıdı' diyemiyor. Tamamen sana teslim olmuş, o vebali çok fazla hissettiğim için her şeye dikkat ediyorum. İçeri girerken, 'Allah'ım şu kapıdan çıktıktan sonra her şeyi unutayım' diye dua ediyorum. Ölüm bir gerçektir, zaten bu beden çürüyecek. Manevi tarafı olmazsa zaten bu işi yapamazsın' sözlerini kaydetti.

'ZATEN ÖLMÜŞ' DİYEREK ASLA İHMAL ETMİYORUZ
Cenazelerin yıkıma işi bittikten sonra kefenini yerleştirdiklerini aktaran Sahure Yağmur, kefen yerleştirme işleminden sonra gül suyu döktüklerini dile getirdi. Yağmur, 'Ardından kafurun dediğimiz gibi koku var onu serpiyoruz. Bu Peygamber Efendimizden gelen bir sünnettir. Çörekotu serpiyoruz, çörekotunun ölümden başka her şeye şifası var, çörekotu olunca böcek yaklaşmadığı söylenir. Ardından zemzem suyu serpiyoruz. Kına yakma gibi gelenekler oluyor ama bu dinimizde olmayan bir şey. Ama yine de aileleri kırmak istemiyoruz. Adli vaka olaylarında hayatını kaybetmiş, otopsi yapılmış cenazelerde önce kanaması varsa kanamasını durduruyoruz, hazır bezle, pamukla bantlama işlemleri yapılıyor. 'Zaten ölmüş' diyerek asla ihmal etmiyoruz, küçücük bir kanama dahil olsa sarıyoruz. Aileler de son kez görmek istediği için herhangi bir sıkıntı görünmemesi için dışarıya yansıyabilecek olan her türlü durumu saklamaya çalışıyoruz' dedi.

HİKAYELER BİZLERİ ETKİLİYOR
Sahure Yağmur, kimsesiz büyüyen çocuklar, annesini-babasını kaybetmiş çocuklar, evliliği sıkıntılı geçmiş, çocuğundan ayrı düşmüş kadınlar, torunlarını büyütmek zorunda kalan 60-70 yaşındaki kadınların olduğunu, bu hikayeleri duyunca çok üzüldüklerini, buna rağmen mesleklerini en iyi şekilde yapmaya çalıştıklarını ifade etti.

Zeynep Irmak ÖCAL